Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




kahve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kahve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2015 Pazartesi

Üçleme: Lokum, Elif ve Kahve

Geçen gün Lokum'u görmeye öhöm pardon kuzenimizi görmeye gittik :) Lokum'un tazecik evinde bir tane de tatlı köpek,kahve olduğunu söylemiş miydim? Başlarda "burası benim evim" olayı yaşanmış galiba ama şu ara "çok acayip iyi" olmasa da iyi anlaşıyorlar.
Önce Lokum'u anlatayım, üst kattaki odada kaloriferin üzerinde yatıyordu, ben gidince -bence- heyecanladı, öpüşüp koklaştık. Onu hep terk etmişiz gibi geliyor ve yeni evi bizim evden daha iyi olsa da kendimi ona karşı suçlu hissediyorum. Sanki alsam gelsem eve ne güzel olur diyorum bir taraftan.Ama diğer taraftan da...falan filan işte.
Gelelim Elif ve Kahve'ye. Bu arada bir gün öncesinde parktayken yanımıza sokak köpeği görünümlü büyük-siyah bir köpek gelmişti, Elif de korkup ağlamıştı, meğerse köpeğin sahibi varmış ve köpek hamileymiş de bebeklerin yanına gidiyormuş. Sahibi neden bunu Elif ağlayınca tee uzaklardan söyledi acaba? Ben de o yüzden kahveyle nasıl anlaşırlar acaba diye meraktaydım. Köpeklerden korkmam ama çok haşır neşir de olmam hani yüzümü yalatamam yani :) Kahve ve Elif sonuç itibariyle müthiş bir ikili oldular bence, ne dersin Tangül? Kahve Elif'in yüzünü yalayacakken yakalandı; Elif de Kahve'nin burnunu ısıracakken :) Bir de Kahve'nin yerinde hiç durmayan kuyruğuyla Elif yüzüne 4-5 darbe aldı hehehe, o an'lar çok komikti. Karabalığın korumacı bir baba olduğu/olacağı da tescillendi. Benim de çoocuunu aç bırakan, altını temizlemeyen ana olduğum bir kez daha gözlerden kaçmadı. Elif'e yemek yedirmeyi unutmuş, çayımı içiyordum :)
Amaaaa en eğlenceli vakitler Kahve'nin kurabiyelerini yedirirken yaşandı. Tangül, Kahve'ye kurabiye verirken Elif de atıldı ve yiyememesine çok bozuldu. Ağzından içeri girmek üzere olanları neredeyse Kahve kapıyordu. Ya nasıl eğlendik anlatamam. İleride bu videoyu görüp Elif de eğlenir mi bilmiyorum tabii ama Kahve'nin oyun ipiyle çekiştirmeleri bizi epey güldürdü.
Çocuklar kesinlikle hayvanlarla bir arada olmalı, onu bir kez daha anladık. Lokum karabalığa hiç pas vermedi :/ ve Elif'e de hiç bulaşmadan ortadan kayboldu :/
Köpek ve bebek cidden kedi ve bebeğe göre daha kolay görünüyor ama tabii en başta köpek beslemenin tüm  sorumluluklarını kabul etmek gerekiyor.
Biz de bir acayip üşengeç iki balık olduğumuza göre en güzeli kendimize kahveli bir köpek bulalım. Ama bir dakika, kuzenler neye yarar köpeklerini paylaşmadıkça :))
Kısacası Tangül, biz size sık sık geliriz artık, sen zencefilli kurabiyeleri hazırla :)

Palyaço çoraplar :)
* Anane gitti :/ İyiydik aslında ama tarzımız da farklı olduğu için komik diyaloglar da yaşanmıyor değildi.
-Elif'in ellerini yemekten önce yıkadın mı?
- Yoo, ben sonra yıkıyorum.
(Annemden "sana hiçbir şey öğretememişim" bakışı gelir :)
Bunları da derleyip bir yazıda yazayım, anane olmak süpper bir şey bence.
** Bu hafta içinde çok acayip bir sürprizim olabilir bu arada..hadi bakalım.
Herkese mutlu geceler, Elif diş sürecinde ve bugün aşı oldu = Yarına duble enerjiye ihtiyacım var :)
Devamını oku »

26 Nisan 2013 Cuma

"Türkiye Posterleri" Basılmaya Hazır :)

Blog dünyası kocaman bir deniz derya haliyle de birçok bilgiye erişme imkanı oluyor. Normal şartlar altında denk gelme ihtimalimin düşük olduğu haber/aktivite/olay/kişi/konu/site vb. ne varsa  takip ettiğim bloglarda okuduğumda ve bilgilendiğimde bir mutlu oluyorum ki sormayın :)
Bugün de öyle oldu, birkaç blogda hoş haberlere rastladım ama en çok da Mutlu Eller'in burada paylaştığı bilgi beni cezbetti.
Neden sanırım algıda seçicilik..
Bu aralar (yazıdaki yorumumda da belirttiğim gibi) eve bir şeyler alalım asalım peşindeyiz. Kardeşimin yaptığı resimlerle salon baya doldu ama hala aklımız resimlerde/fotoğraflarda.
Hele ki eğlenceli ve değişik tarzda poster/afiş imkanı varsa :)
İşte bunu düşünmüş Emrah Yücel ve şirketi bizler için ve elbette Türkiye'nin tanıtımı için Türkiye'yi anlatan hoş afişler tasarlamışlar. Emrah Yücel Kim derseniz; buraya tıklayabilir veya bir Kill Bill afişi açabilirsiniz :)
Tamamen ücretsiz olan ve istediğiniz boyutta (küçük, orta, büyük) bilgisayarınıza kaydetme imkanı sunan bu amme hizmeti için çooookça teşekkürler, Mutlu Eller'e de paylaşımından ötürü sevgiler :)
Gelelim siteye;
http://www.turkiyeposterleri.com/posterler adresinde "Bu nedir?" diyenler için hoş bir açıklama da var;

"Kapadokya’da bir şarap mahzeniniz mi var... Ya da Bursa’da enfes kebaplar yapan bir lokantanız... Belki de Sultanahmet’te hediyelik eşyalar satan bir dükkanınız... Yani her gün, en az hemşehrileriniz kadar turistle de karşılaşıyorsunuz. Onları; ülkemizin göz kamaştıran güzelliklerini anlatan, dünya standartlarında kaliteye sahip, özenle tasarlanmış posterlerle etkilemek istemez misiniz? İşte bu proje bunun için var! İstanbul’dan İzmir’e, Mardin’den Konya’ya, Şanlıurfa’dan Trabzon’a kadar Türkiye’nin her yerini temsil eden çok özel 54 poster arasından dilediğinizi seçin, hiçbir ücret ödemeden yüksek çözünürlüklü ve baskıya uygun olarak bilgisayarınıza yükleyin, ister kendi yazıcınızla, ister herhangi bir profesyonel baskı merkezinde bastırın ve duvarlarınızı süsleyin."

Gelelim benim sevdiklerime;




Derdimin yeme/içmeyle olması gözlerden kaçmadı değil mi :)
Tez zamanda bu afişlerden çıktı alına ve eve asıla :)

HERKESE UÇAN BALONLARDA KAHVE/KARPUZ KEYFİ DİLERİM VE TABİİ MUTLU HAFTA SONLARI :)
Devamını oku »

28 Mart 2013 Perşembe

Bir Fotoğraf ve Hikayesi- Delianne :)

Bazı fotoğrafların da tıpkı "Miguel" gibi bir sihri vardır ve sizi içine çeker, bazen hapseder hatta ama kötü anlamda değil. "Biraz sen düşün bunu" demek ister sadece. Zaten de istediğiniz budur ve kalorifer önündeki minderin rahatlığında kedi kıvrımlarıyla kıvrılıverirsiniz önüne; getireceklerine..
Daha önce bahsettim mi hatırlamıyorum,okulda fotoğraf derslerimiz de vardı, ben de birkaç tane almıştım, işin güzelliği karanlık odaydı elbette, orada kaybolmak ve gerçekten ışık oyunlarıyla bir şeyler üretmek.. Sonrasında da devam etti fotoğraf sevdam ama ne kadar seversem  seveyim bir o kadar üşengeçtim ya evdeki makine de uzun zamandır çıkamadı kılıfından..
Arada güzel fotoğraflara baktıkça iç geçirdim ama hep "meşgul"düm :)
http://deli-anne.com/'da da "Deli Anne" fotoğraflar yayınlıyor, bazılarında içim eriyor bazılarında kalbim kalıyor kimisinde de alttaki fotoğrafta olduğu gibi beni alıp götürüyor, gezdiriyor :)
Öncelikle unutmadan, sevgili Deli Anne'ye fotoğrafını kullanmama izin verdiği için teşekkürler :)


Kaynak: http://deli-anne.com/?p=16454
Bir fotoğraf neler anlatır ya da bu fotoğraf bana neler fısıldadı oradan başlamalıyım;

"Düş alemine davet etti beni kalpleri ki hiç de "sonradan eklenmiş gibi" değil de aslında "hep orada" varmış gibiydi. Tatlısına kavuşmak isteyen bir çatal vardı ama sanki biraz ters mi duruyordu ya da itirazı mı vardı bir şeylere? Azıcık da olsa yemek istediğim havuçlu kek, nasıl da davetkar duruyor değil mi? Kahvelerden içilmiş mi yoksa hep mi böyle az eksik gelirmiş kahveleri, bilemem ama soldakinin rengi ve sağdakinin köpüğü karışmış benim çay kaşığıma :) Uzaklarda bir cep telefonu da var; 'düşü kes gerçek hayata dön' der gibi ama uzak duruyor benden. Alelade yerleştirilmiş bir konser afişi var önümde, gitsem mi kararsızım; belki kahve yardım eder kararıma. Ama en çok da sona sakladığım o gizemli "kadın ve erkek" var karede.Onları görünce çekiliyorum aradan ve onların samimi sohbetine 1 havuçlu kek ve kahve eşlik etsin istiyorum; ben onları içeriye davet ediyorum..." :)

***Işık ve gölge oyunları mıydı yoksa başlı başına "kahramanları" mıydı beni çeken bu fotoğrafta hiç bilmiyorum ama hep eşlik etti o harika kahve kokusu..
Gitmek istedim, gezmek istedim neresi olduğunu düşünmeden, hatta dans etmek bile istedim ki o da daha önce de sohbetime eşlik eden şarkıdan;
Daha neler neler yazasım var da; girişte demiştim ya bir "sihir" var diye, bozmak istemem onu... Fotoğrafla ilgili abarttığımı düşünenleri de - ki varsa böyle birileri- kahve içmeye davet edebilirim(kalpli) :)

HERKESE DÜŞ DİYARINDA KEYİFLİ GEZMELER, LEZZETLİ KAHVELER, BOL HAVUÇLU KEKLER DİLERİM :)
Devamını oku »

14 Mart 2013 Perşembe

Sevgili Mart; Sana Söyleyeceklerim Daha Bitmedi :)

Geçen yazımın üzerinden bir hayli zaman geçti ; hatta o kadar ki aklımdan geçenleri yazdım diye düşündüğümden olsa gerek, sanki hep buralardaymışım gibi hissettim :)
Mörfi Amca, bu 2 hafta en çok seni andım herhalde biliyor musun :)
1 Marttaki süper enerjik :) yazımın üzerine o akşam hasta oldum, hatta eve giderken boğazım ağrımaya başlayınca gülümsedim çokça.. nitekim o pek kıymetli hafta sonu boyunca yattım.. sonraki hafta rapor almak zorunda kaldım, evet o çok sevdiğim iş yerinden uzaklaşmak ne kadar dokundu bilemezsin, bunu bilen patronlar "sen özlemişsindir" diye işleri eve gönderdi, evden iş yaptım, daha süper oldu :)
adaçayına yapılan ballı, limonlu karışımları hatta bitki çaylarıyla yapılabilen bir dolu karışımı yeniden keşfettim, güzel oldu..
daha önce bahsettim mi hatırlamıyorum ama midemdeki bir süredir devam eden kıvılcımlar meksika dalgasına dönüşeli beridir endoskopi korkulu rüyam olmuştu, geçen günlerde "bir bayılıp bir ayılarak" onu da yaptırmış oldum, şikayeti olan herkese şiddetle tavsiye ederim, korkulacak bir şey yok-muş..
Neticesi daha süper oldu; ben kesin asitlerle ilgili bir şey diyordum (uzmanım ya) eşim de yok seninki tamamen psikolojik diyordu hatta iddiaya bile girdik, nesine hatırlamıyorum, kesin halley'inedir :) sonuç; mide kapağım gevşekmiş-gevşemiş.. "O ne ki?" dedim ben tabii.. Hani reflü, gastrit, ülser duymuştuk da gevşeklik neydi? Doktorumuz biraz "doktor"du hani kimse kızmasın da kendi diliyle anlattı, benim anladığım da şu oldu; "Az yemek ye.."
Zaten almış başını giden kilolara süper çözüm, terbiye midemden geldi..
"Ben önceden nasıl yiyormuşum ki" dedim hatta.. Porsiyonları küçültünce aradaki farkı anladım :)
Akşam 7'den sonra yemek yeme.. Hmmmmmm... İyi de ben zaten akşam 6 da eve geliyorum, eşim hazırlamamışsa yemeği ya da evde yemek yoksa yemek zaten 7de hazır oluyor :) -Hala bu konuda evdeki kediyi eğitmemiş olmama hayıflanıyorum :) - Neyse çok katı kurallar olmasa da kendime daha bir çeki düzen vermek için kolları sıvadım, işleri rayına oturtmaya başladım diyebilirim..
Bak unutmadan 4 yasaklı var; alkol, sigara,kahve, çay.. Aralarında "kahve" zaten en çok dikkatimi çeken oldu. Kahve mi??? Hani kahveyi su gibi içmiyorum tamam ama "Bir Türk kahvem geldi" de derim yani :)
Onu da yavaş yavaş oturtacağımı düşünüyorum..
Ama bak sigaraya bir şey diyemem..
Onu bırakamam dedim doktora..
Bırakacaksın dedi..
Yok dedim, yanlış anladınız, ben bıraksam, o beni bırakmaz..
Ben içici değilim..
Ben sadece pasif içiciyim..
Bahsetmiştim sanırım işyerimde içiliyor pofur pofur..
Ona bulduğum çözümleri de bir sonraki yazıma saklıyorum, baya eğlenceliler çünkü -bence- :)
Kaynak: http://www.fit4females.com/blog/2013/03/06/march-break-kids-camp-hamilton-stoney-creek/
Sevgili Mart;
İşte sana söyleceklerim daha bitmedi..
Birkaç güne kadar doğum günüm var..
Belki asıl söyleyeceklerimi ona saklıyorumdur..(ya da sadece gizem yaratmak için mi kurdum bu cümleyi?) :)

Yazımı bitirmeden;
Midesiyle ilgili sıkıntısı olanlara tavsiyem;
Ege'nin kalbinden toplanmış bulursanız ne ala, bulamazsanız da kekik çayı süper geliyor o asitlere :)

Ya sizin Mart ayınız nasıl geçiyor, malum uzun bir ay bu :)
Herkese kocaman güzel günler dilerim :)

Birkaç güne kadar- bu da göreceli olur aslında- beni çokça etkileyen bir kitapla geri döneceğim.. O zamana kadar çokça kitaplı, bol ayıraçlı günler dilerim :)
Devamını oku »