Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




2 Aralık 2013 Pazartesi

Pratik Tarifler: Pekmezli & Damla Çikolatalı Kurabiye :)

Hani bazen hamaratlığınız tutar ve mutfakta bir şeyler yapmak istersiniz ama bu yemeğin/pastanın sizin damak tadınıza uygun olmasına dikkat edersiniz.
Geçen gün canım kurabiye yapmak istedi, hazır yapmışken yiyebileceğim bir şey olsun istedim :)
Elimde internetten bulduğum ama nerden olduğunu da bilmediğim bir tarif vardı, ben de onu değiştirdim.
Sonuç bizim damak tadımıza uydu.
Siz de beğenir misiniz bilemem ama ben yine de pratik bir tarif olduğundan yazayım istedim.

Malzemeler:
2,5 su bardağı un ( bir sonraki sefere tam buğday ununu denemeye niyetliyim)
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
yarım su bardağı pekmez
3 yemek kaşığı dolu dolu tereyağı (orjinal tarifte 200 gram margarin yazıyordu)
istediğiniz kadar damla çikolata (ben 10 tatlı kaşığı koydum)

Yapılışı:
Tereyağını bir süre önce dolaptan çıkartıp dinlendirin.
tereyağı ve pekmezi mikserle ya da kaşıkla karıştırın.
yumurtayı koyup biraz daha karıştırın.
un, kabartma tozu ve damla çikolatayı da ekleyin.
son karışımı 2-3 dakika kaşıkla karıştırın.
elde ettiğiniz kıvamdan kaşık yardımıyla parçalar ayırıp yağlı tepsiye serin.

Pişme:
Önceden ısıtılmış fırında 160 derecede 15-20 dakikada pişiyor.

pişmeden önceki halleri
Ve çabucak piştiler :)
* Tarif çokça uydurma içerdiğinden size uyan kısımları kullanınız :)
** Kurabiye tariflerinin en püf noktası oda sıcaklığı kıvamındaki tereyağını bana öğreten sevgili İncirli Kurabiye Zeynep'e çokça sevgiler :)

İtiraf: Migrenden dolayı tatlı fazla yiyemiyorum ama kurabiye yapmak hatta inanmazsınız bazen mutfakta bir şeylerle oyalanmak çok keyif verici olabiliyor. Siz yemeseniz bile etrafta bu kurabiyelere yumulacak birileri illa ki vardır :)

AFİYET OLSUUUUN
Devamını oku »

1 Aralık 2013 Pazar

"Kediler Hep Dört Ayak Üstüne Mi Düşer?" Kitabı Kiminle Buluştu :)

1 Kitap 1 Mektup etkinliğinde soruları bu kez Lokum sormuş, BDK Banu cevaplamıştı.
"Kedilerle ilgili en çok merak ettiğiniz şey nedir?" nedir dedik, bir dolu soru geldi hatta Lokum sorulara cevap verirken yetişmekte zorlandı :P
Uzatmayayım, kitap Ömer Deniz'in ve sevgili Melodik Annesinin oldu.


Ömer Deniz'e kedilerin dünyasını keşfetmede mutlu okumalar, tatlı patiler dileriz :)
Devamını oku »

29 Kasım 2013 Cuma

Günün Şarkısı: Imany / Take Care :)

Bu şarkıyı muhtemelen çokça duymuş ve sevmişsinizdir.
Ben de daha ilk duyduğumda sevmiştim, aramızda sıcak bir bağ olmuştu şarkıyla - o bunun farkında olmasa da- :)
Ankarada havalar iyice soğuyup öğle aralarında yürüyüşler gittikçe zorlaşırken içimizi ısıtacak bir şarkı olsun istedim, günün şarkısı.
İlk cümlesi ve devamı yani anlamı çok güzel bence:
 
"Take care of the one you love,
Take care of the one you need,
Take care of the one who needs you most,
The one far from home, the one that fills your soul.
Take care of the one that holds your hand,
When it's cold."

Daha önce bu şarkıyı hiiiiç duymamış/dinlememişseniz sanırım dinleyince sahlep kıvamında ısınırsınız şarkıya :) Klip de süper -bence-


HAFTA SONUNUZ SICACIK, MUSMUTLU, GÜNEŞLİ, KEYİFLİ, KEDİLİ /PATİLİ GEÇSİN :)
Devamını oku »

28 Kasım 2013 Perşembe

Gönül Öğretmen :)

Daha önce söyledim sanırım, annem tipik bir Başak burcu olmasının yanısıra tipik bir emekli öğretmen. Hatta hala kendini tanıtırken "Gönül Öğretmen" diyor, soyadı yerine..41 sene çalışınca insanın mesleği kendinin önüne geçebiliyor sanırım, ama o bu durumdan çok memnun. Elbette o mutlu olunca bize bir şey demek düşmez ama "Gönül Öğretmen" başlığının asıl sebebi annem değil.
Herkesin hayatında çok sevdiği, örnek aldığı, unutamadığı bir öğretmeni - ilkokulda değilse "hoca"sı- olmuştur herhalde. Çoğu insan için bu kişi ilkokul öğretmeni olur. Benimki de ortaokulda 3 sene derslerimize giren Türkçe hocamız Gönül Dörtgöz'dü.
Onun gözüne girebilmek, ondan bir "aferin" alabilmek için neler yapmazdım :) Derslerini o kadar çok seviyordum ki ilerde ben de kesin(!) Edebiyat bölümünde okuyacaktım, öğretmen olayım ya da olmayayım.Dersler kesinlikle klasik bir havada geçmiyordu. Her öğrencinin öyle ya da böyle derse katılması için türlü numaralar, oyunlar yapardı. Sadece onun dersinde kimsenin çıtı çıkmazdı. Herkes o kadar saygı duyardı ki -belki erkek öğrenciler ona aşıktı onu da bilmiyorum- Türkçe derslerini sevmeyen birini hatırlamıyorum. Ailesi uzakta olduğundan tek başına küçük bir evde yaşadığını biliyorduk ama özel hayatıyla ilgili sorduğumuz soruları hep geçiştirirdi. O öyle yaptıkça tabii biz daha da merak ederdik :) Çok sade giyinirdi toplamda birkaç kıyafetini hafta boyu dönüştürerek giyer, saçını hep aynı şekilde toplardı. Derslerde mutlaka münazara, tartışma, kompozisyon vb. etkinlikler yapardı. O kadar destekleyiciydi ki ilerde ben çok mühim bir yazar olacaktım :) Kısacası çok severdim(k) onu.
Ertesi ders yılının başında bambaşka bir şehre tayini çıktığını öğrendik, vedalaşamamıştık bile. Sonradan sınıfa 1 adet kartpostal gönderince direk bana göndermiş gibi sevinmiştim. Ben de hemen o adrese 1 kartpostal göndermiştim, sanırım yılbaşıydı ve üzerinde noel baba vardı.
Tanıdığım herkesten çok kitap okuyordu. Bizi de kitap okumamız için teşvik ediyor ama öyle özet falan istemiyor, derste direk kitapla ilgili soru soruyordu "sen olsan bu durumda ne yapardın" diye. Ben ballandıra ballandıra anlatıyordum ama sınıf bence benden sıkılmıştı :)
Bir arkadaşımız "hocam siz hiç okuduğunuz bir kitabın sonunu merak edip sonuna hemen bakmıyor musunuz?" demişti.
Gönül Öğretmen de utanıp sıkılarak "aslında öyle bir şey yapmıyordum ama geçen gün evden çıkmam gerekiyordu, yola gideceğimden kocaman kitabı da yanıma alamadım ve dayanamayıp son sayfasına bakmıştım" dedi.
Bizimle paylaşmasının güzelliği bir tarafa ben hep merak ettim acaba o kitabın adı neydi diye :)
Şimdi nerededir, neler yapıyordur bilmiyorum. Hakkında tek "bildiğim" -o da rüyamda gördüğüm için - evli, 2 çocuklu ve gayet mutlu olduğu.
Karşılaşsak mesela ne derim?
Beni tanır mı?
Bilmiyorum.
Fark ettim ki hayatımda 2 adet "Gönül Öğretmen" olmuş.
Öğretmenler Günü vesilesiyle aklıma geldi , kendi ilkokul öğretmenimi -annemin arkadaşı ve hep beni soruyor- aramayıp (çekiniyorum, ne derim nasıl konuşurum diye)  Türkçe öğretmenim Gönül Dörtgöz'ü burada yazmak istedim.
* Annemi arayan bir dolu öğrenci, bu satırları görmezsiniz belki ama annem çok mutlu oluyor siz arayınca :)
** Kardeşim de öğretmen ama onun böyle anılması için daha önünde uzuuun yıllar var :)
Sahi sizin var mı unutamadığınız sizde emeği çok büyük bir öğretmeniniz?
Kaynak: burada

HERKESE MUTLU GÜNLER, BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »

25 Kasım 2013 Pazartesi

Kış Mevsimini Neden Seviyorum/Sevmiyorum :)

Kış mevsimini seviyorum. Çünkü;
- Kestaneyi doyasıya yiyebiliyoruz :) Boğaz işleri elbette ki en başta gelir :)
- Sevdiğim botlarımı ve HIMYM'deki Ted'in kırmızı çizmeleri gibi olan çizmelerimi bu mevsim giyebiliyorum,ayağımı sıcacık yapıyorlar.
- Yılbaşı yaklaşıyor demek, evin süslenmesi heyecanlar demek :) Bu sene yılbaşı ağacındaki süslemelere Lokum'un attığı patileri göstermeye çalışayım da bizim evde nasıl bir eğlence olduğunu anlayın.
- Sonbaharda dökülen yapraklar hala etrafta ya da kafamıza yağabiliyor demek.
- Kar yağsa da kardan adam yapsak, kar topu oynasak hatta tam o sırada burnumuz aksa ama bunu hiç önemsemeden doyasıya eğlensek :) (tabii kar tatili de fena olmazdı)
- Sıcacık çayın/kahvenle hava dışarda ne kadar soğuk olursa olsun kitabına gömülebilir hatta benim gibi daha ilk sayfalardayken uyuyakalabilirsiniz :)
- Bir ara örgü örmeyi öğrendiğimde buraya onunla ilgili de güzel şeyler yazacağıma inanıyorum-şimdilik-

Kış Mevsimini sevmiyorum. Çünkü;
- Geceler bir inanılmaz uzun. Bazen gerçekten sıkılıyorum. Bazen saat 6da uykum geliyor ama uyumak da istemiyorum yoksa gece 11de uyanıp Koyun Russell gibi uykum gelsin diye ne yapacağımı şaşırıyorum.
- Havanın erkenden kararması durumu hiç hoşuma gitmiyor.Hele ki işyerinden çıktığımda selam veren insanları bile tanıyamıyorum,onlar beni nasıl tanıyor ona da şaşırıyorum zaten.
- Kış demek, canım nasııııl da deniz tatili çekerken bunu ancak rüyalarımda görebilirim demek...
- Canın istediğinde kendini çimlere atamazsın, pikniğe gidemezsin, burnun kıpkırmızı olmadan yürüyüşe çıkamazsın.
- Kat kat lahana bebek gibi oluyoruz ya,o şekilde bazen tuvalete gitmek zor oluyor,bunu da eklemezsem olmaz :)
                                                                           ***
Siz en çok hangi mevsimi ve ne sebeple seviyorsunuz bilmiyorum. Daha önce de "her mevsimin tadı başka" demişiz zaten.
Ama bu kışın benim için en güzel taraflarından biri battaniyenin altına girip Kış Masallarını okumak olacak;  battaniyemi çekiştiren tüy yumağından bana yer kalırsa tabii :)


Devamını oku »

20 Kasım 2013 Çarşamba

Bu kediler çok akıllı çok :)

Geçenlerde yine bir öğle arası yürüyüş yaparken gölgeden gittiğimi ve gayet de üşüdüğümü fark ettim. Hemen yolun karşısına geçip güneşin tüm nimetlerinden faydalanayım, d vitaminlerimi depolayayım derken güneşte mayışmakta olan 1 kedi gördüm, utanmasam yanına çimlerin üzerine kıvrılacaktım :) Sanki yıllardır Lokum'u köşe bucak güneş ararken gören ben değildim..Niye şaşırdım bilmiyorum. Lokum da öyle, günün tüm güneş ayarlarını bilir ve her saat belli odaların belli köşelerinde güneş banyosunu yapar.
Bu kediler çok akıllı çok!
Banyosunu kucağımda yapıyor :)
Daha önce bahsetmiştim sanırım midemle ilgili reflü benzeri bir şikayetim var, o yüzden de her şeyi yiyemiyorum. Ama doktora gitmeden önce maş. midem kötü de olsa tam bir öğrenci zihniyetiyle yemek buldum yiyeyim diye düşünüyordum :) Sonra endoskopi,doktorla konuşmalar neticesinde az ve sık yemem gerektiğinde karar kıldık. İşte o günlerde Lokum gözüme daha bir farklı gelmişti. Biz ne kadar mama verirsek verelim hatta ıslak mamada bile (arada verdiğimiz ve onun hüüppp diye yuttuğu yoğurtlar tabii ki hariç) azar azar yiyordu sıpa. Nee yoksa o düzgün beslenmenin sırrını benden önce mi çözümüştü?
Bu kediler çok akıllı çok!
Yer kapmaca sanırım Lokum'un bizimle oynamaktan en çok hoşlandığı oyun.Önüne yün yumağı versek bu kadar sevmez herhalde. Ne zaman ki biz oturduğumuz yerden kalkıyoruz ama bu süre 5 saniyeliğine de olabilir, uyuyor numarası yapıp aslında gözleri yarı açık bizi izleyen Lokum anında gelip yerimizi kapıyor onra da böyle şaşkınlık pozu veriyor :)
Bu kediler çok akıllı çok!
Eskiden hemen her Pazartesi günü Lokumla anlaşma yapmaya çalışırdım; evde ben kalayım işe benim yerime sen git diye. Şimdiye kadar hiç yanaşmadı bu duruma. Ben de üstelemedim bunalmasın diye. Ta ki kış mevsiminin o engiiin havasından etkilenip yataktan çıkmakta zorlanana kadar. Şimdi yine her gün anlaşma yapmak için ona dil döküyorum ama beni dinleyip şu pozu verdiğine göre cevabı hala hayır :(
Bu kediler çok akıllı çok!
Sanırım Lokum ve bizim maceralarımız hiç bitmeyecek, arada unutmadan yazayım istiyorum :)
* Hatta daha önce şöyle bir yazıda "kedi gibi olmak istiyorum" bile demişim :)
Siz ne dersiniz bu kediler çok mu akıllı? :)

HERKESE TATLI PATİLİ, GÜNEŞLİ GÜNLER :)

Devamını oku »