Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




14 Şubat 2014 Cuma

Sosyal Medya, Instagram ve "2balik" :)

Sosyal medya nasıl da hayatımızın tamm ortasına geldi yerleşti..fena mı oldu bilmiyorum ama bu sayede dünya biraz daha küçüldü ve normal şartlarda tanışmamıza imkan olmayan insanlarla tanıştık/kaynaştık hatta sohbetleşir olduk. Bu açıdan güzel aslında.
Sorun şu ki bir garip bağımlılık da yarattı sanki, yanılıyor muyum?
En sevdiğim sosyal medya elbette ki blog alemi :) Buraya bir şeyler yazmayınca kendimi dilim şişmiş gibi hissediyorum,o kadar yani :)
Herkes kendi zevkine, ihtiyacına göre farklı mecraları kullanıyor. Bir insanla pastanede buluşup saatlerce sohbet etsek bu kadar tanıyamayız herhalde birbirimizi.
Bir de "gerçek hayat"ta tanınmamak var ya. Sanırım o kısım biraz daha rahatlatıyor bizleri. Yoksa bilsek ki bunları aileden yakın çevreden birileri okuyor;ohoo o zaman kas kendini kasabildiğin kadar.
Ama güzeli de rahatça yazmak değil mi ki?
Misal burayı annem okusa hakkında o kadar yazı yazamazdım değil mi :)) (yazı 1, yazı 2 ve yazı 3) (sevgili anne, blogumu keşfettin ve bu satırları okuyorsan..hala bilmiyormuş gibi yapmaya devam et olur mu :)
Facebook hesabımı kapatalı çok oldu çünkü oradaki paylaşımlardan hoşlanmamaya başlamıştım. Sanırım oradaki arkadaşlık mantığını hiçbir zaman çözemeyeceğim. Ortaokul arkadaşımın arkadaşının kuzeni benimle niye "arkadaş" olmak ister ki değil mi? Bir de kaç tane "arkadaşın" varsa o kadar popülersin :)) bu da komik geliyor-du.
Twitter da yeni keşfettiğim mecralardan biri. Hatta geçenlerde -isim vermeyeyim- birine özel mesaj gönderdim. O da spam olduğundan şüphelenmiş ve mail atmış; demiş ki "DM göndermişsin,sen misin?" Tabii ben bu DM'nin ne olduğunu anlayana kadaaaaar... Ben de saf saf "DM ne bilmiyorum ama ben özel mesaj attım"dedim :) (benim gibi bilmeyenler için not: "DM" direk mesaj anlamına geliyor-muş. Ben ona kendi içimde "özel mesaj" diyordum halbuki :)
Pinteresti hala ve ısrarla çözmeye çalışıyorum. Neden bazı yerleri Türkçe bazıları İngilizce onu mesela anlayamadım. İngilizcesi benim gibi çok şahane olmayanları düşünüp hepiciğini Türkçe yapsalarmış daha mı iyi olurmuş ne :)
Whatsup dediğimiz şey, bir nevi sosyal medya sayılıyor mu bilmiyorum ama ben onu çok seviyorum. hele ki çıkamadığım alışverişlerde bana görüntü gönderen 1 kardeşim ve 1 kara balığım olduğu için çok şanslıyım :)
Veee gelelim Instagrama...
Onu ennn sona sakladım, neden bilmiyorum ama :)
Instagramın en sevdiğim tarafı çoğunlukla pozitif ve güzel şeylerin paylaşılması.
Evet ben de biliyorum memlekette ve tabii dünyada hiiç hoş olmayan şeyler de oluyor (hatta onlar nedense çoğunlukta) ama yine de insanın güzele, iyiye odaklanması da mümkün. Sanmayın ki çok Poliyanayım..Değilim aslında ama insanın kendini mutlu eden şeyleri bulması da zor değil; bu bir fincan kahve ya da 1 kupa süt olabilir :)
Instagram hesabımız merak edenler için: 2balik
Profilimiz gizli çünkü orada da çok gereksiz reklamcılar var;onlardan hoşlanmıyorum(z).
Hesabı gerçek olan herkese profilimiz açık... Bizden çok Lokum sultanın fotoğrafları var ama :)
Orada da görüşmek üzere der, sizleri bir acayip yaratıcı çalışmamla başbaşa bırakayım:

Instagrama gelirseniz, bizi böyle de tanıyabilirsiniz :)
HERKESE KOOOCAMAN GÜLMELİ, MUSMUTLU HAFTA SONLARI :)
Devamını oku »

13 Şubat 2014 Perşembe

Yeeepyeni Bir Hayat :)

Merhaba sevgili okur,
Bir önceki yazıda kısaca hayatımızdaki değişiklikten bahsedeceğimi söylemiştim ve eklemiştim "becerebilirsem" diye...
Nasıl desem.
Böyle minik bir şey girdi hayatımıza. Henüz biz de tanışmadık kendisiyle ama attığı güçlü tekmelerden kendini hissettiriyor :)

Şimdi maşallah 33 haftalık olduk :) Aklımda ühüüüü bir dolu yazı/konu var, paylaşmak istediğim. Sanırım konularına göre bir sıra yapıp yazacağım. Bilgi kirliliği de çok fazla internette ama güzel/özenli yazıların ben çok faydasını görmüştüm. Kim bilir belki bu satırları okuyan bir kişiye benim de faydam dokunur hem de okuduklarımı yazarak not almış olurum :)
Çok sevdiğim(!) işime gitmiyorum,doğum iznine erkenden ayrıldım.
Bir dolu harika çocuk kitabı tarafından da kuşatıldım, yaşasın... Onları da burada daha fazla paylaşmak istiyorum.
Şimdilik yazacaklarım bu kadar.
Hayretler olsun lafı dolandırmadan 1 kerede diyeceğimi dedim :)
Sen de heyecandan ben diyeyim şaşkınlıktan :)
* Bir sonraki yazı; Bıdışla tanışma hikayemiz olsun o zaman...

MUTLU GÜNLER OLSUN HERKESE:)
Devamını oku »

10 Şubat 2014 Pazartesi

Günün Şarkısı: Beautiful That Way / Noa

Bir süredir bloga uğramıyordum. Bu şarkı hem kötü gündeme inat olsun hem de haftaya güzel bir başlangıç:
*Bir sonraki yazıda "neredeydim"i yazmaya çalışacağım,becerebilirsem :)




Gerçekten insana mutluluk veren bir şarkı.. Her gün 1 doz dinlenebilir :)
Devamını oku »

19 Ocak 2014 Pazar

İyi Geceler, Julia :)

Yeni yıl gelmiş hatta Ocak ayının yarısı geçmiş bile ama biz neler olup bittiğini yazmamışız,ne ayıp. Ayıp dediysem bu elbette kendime... Aldığım notlar, taslakta duran yazılar hepsi gözümün içine bakarken ben az biraz soğukalgınlığıyla gözümü açamayıp sallanıp yatınca, bir şeyler de aksadı haliyle. Yeniyılın ilk yazısı için aklımda bambaşka bir yazı vardı ama gel gör ki yazı kendi kendini seçti ve Julia'ya torpil yapmazsam olmazdı. Daha önce okuduğum kitaplar hakkında bir yazı yazdım yazdım sonraya kaldı mı unutuyorum demiştim ya...Aslında bu kitabı unut(a)mam herhalde ama ben hala içim sıcakken yazayım :) Hala biraz ateşim olduğundan mıdır uzun süredir bu kadar sıcak bir karakterle karşılaşmadığımdan mıdır bilinmez bu sıcaklık...
Kafamı toplayıp bir şeylere odaklanamıyorken kendimi kütüphanenin önünde buldum; illa da Julia'yı aradım(daha önce hakkında güzel yazılar okumuştum). Bir pazar klasiği olarak bol köpüklü muzlu sütümü de aldım yanıma(kahve diyeceğimi sandınız değil mi :P )
Kitaplar konusunda ne yazık ki çok ama çok seçici olduğumdan bahsetmiştim sanırım. Çok korkacağım ya da üzüleceğim çocuk kitaplarını da okuyamıyorum. Hoş, artık okuduğum kitapları "yetişkin kitapları" ya da "çocuk kitapları" diye ayırmıyorum;onlar benim için sadece "sevdiğim kitaplarım".
Hala okuduğum kitabı anlatmaya geçmediğime ve lafı dolandırdığıma göre bu kitabı çok ama çok sevmiş olmalıyım (kendime ipucu)

Julia bir süredir hastanede yatan minik bir kız çocuğu. Hastalığının ne olduğunu bilmesek de odasından dışarı çıkmasına kesinlikle izin verilmediğini biliyoruz. Bu aşamaya gelmeden önce hastane koridorunda tanıştığı mavi eşofmanlı ve fularlı Bruno isminde bir arkadaşı var. Hastaneden çıktıklarında Bruno'nun evinin bahçesindeki meyvelerden toplayıp pazarda satacaklar :) (bu hayali çok sevdim) ve yeni meyve ağaçları dikecekler. Julia'nın harika ötesi tatlı mı tatlı bir büyükbabası var, ona kağıttan uçaklar, kutular, zıplayan kurbağalar yapmayı öğretiyor. Babasının hep acil işleri olduğundan vaktinin çoğunu büyükbabasıyla geçiriyor. Annesi çok sık gelemiyor çünkü evde ikiz kardeşlerine bakması gerekiyor. Kitabın en sevdiğim kısmı hastanede olan bir çocuğun kaybetmediği heyecanı...Son günlerde hastanede olmasam da ben de yatarak vakit geçirdiğim için olsa gerek ayrı bir sempati duydum Julia'ya :)
Hasta odasında yalnız başına sıkılırken bir anda harika bir arkadaş edinir; Pofuduk Yastık! Gündüzleri  Pofuduk uyuduğundan ancak geceleri rüyalarda buluşmaya başlarlar. Sevgili Arkadaşı Bruno'dan ise bir süredir ses çıkmamakta mektuplara cevap gelmemektedir. En son annesiyle gönderdiği mektupta hastanenin haritası ve odaları arasındaki yolu kırmızı kalemle çizmiş hatta 181 numaralı (sondan da aynı okunduğuna göre şanslı bir oda numarası bu) odaya hazine sandığı çizmiştir;yoksa o hazine Julia mıdır :)
Julia sonunda Pofuduk'u da kandırır ve yakalanmayı göze alarak Bruno'nun odasına ziyarette bulunmaya karar verir. Niyeti kendi yaptığı kutunun içindeki 2 tane kiraz çekirdeğini vermektir...
"Çocuk aklı" deyip geçiyoruz ya bazen. O akılda saflık ve iyiniyetten başka bir şey yok halbuki. İki tane kiraz çekirdeği için neleri göze alıyor bu sevimli kız.
Yazar bu kitabı "Büyükannem Teressa'ya ve daha mutlu olmayı hayal eden tüm çocuklara" adamış. Kitaptaki harika hemşire Teressa aynı adı taşıyan büyükannesi demek ki.
Julia ve Bruno nerede karşılaşır, neler yapar, kiraz çekirdekleri ağaç olur mu; buraları anlatmayacağım. Merak eden olursa kitabın heyecanını bozmak istemem.
Normalde de bol aksiyonlu rüyalar gören biri (benim gibi) için hastayken enteresan yolculuklar yapmak oldukça keyifli aslında.
Ben de kendi pofuduk yastığıma bir daha bakayım;belki o benimle konuşuyordur da ben büyüdüğüm için onu duymuyorumdur;kimbilir :)
*Hastalara acil şifa, memlekete biraz yağmur ...
** Kitapla ilgili sevgili Hintcevizinin ve Bir Kitap Lütfen'in de yazılarını okumak isteyebilirsiniz.

HERKESE GÜZEL GÜNLER, TADI DAMAĞINIZDA MUTLU PAZARLAR :)
Devamını oku »

31 Aralık 2013 Salı

Yılın Şarkısı: Don't Worry Be Happy / Bobby Mcferrin :)

Bu şarkı benim için "günün şarkısı" olmakla kalamazdı, ben de "yılın şarkısı" seçtim kendisini :) Sene kaç hatırlamıyorum ama ben ortaokul-lisedeydim bu şarkıyla tanıştığımda. İngilizcem de öyle ortalığı yakmıyor, kendini ancak ısıtıyor. Ama bu şarkının sözlerini dinleyince anlıyorum, yumuşak bir tonda söylüyor çünkü amca sanki ben anlayayım diye :)
İlkler ve enler sıralamasını pek yapamam çünkü değişir benim listem ama bu şarkı en en en sevdiğim şarkıların arasında ilk 3te(hani ilk sırada diyeceğim neredeyse)
Ne zaman canım sıkılsa ya da tam tersi neşeli olsam bu şarkıyı dinlerim:


"İn every life we have some trouble,
But when you worry,
You make it double,
So dont worry...
Be happy :)"

Yeni yıl hepimize sağlık, mutluluk, neşe, kahve, kitap, kedi mırlaması getirsin :)
Devamını oku »

30 Aralık 2013 Pazartesi

Yeni Yıl Dilekleri - 2014 :)

Yıl boyunca bakmak aklıma gelmese de yeni yıl için dileklerde bulunma vaktidir :)
Geçen seneki dileklerimin bir kısmını yapabilmiş olmaktan haklı bir gurur duymakla beraber, "aaa bunu ben mi yazmışım" dediklerim de var içlerinde.
Gelelim 2014'ten istediklerime/kendime not düştüklerime :
- Birinci sırayı sağlıktan başka bir şeye vermem pek mümkün değil. Ne de olsa gerçekten de her şeyin başı sağlık... Sana, bana, bize, hepimize sağlıklı bir yıl olsun...
- Bu sene denizi daha daha çok görmeyi, kokusunu doya doya içime çekmeyi, karşısında oturup uzunca denizi seyretmeyi kısaca ben denizi istiyorum arkadaş :)
- İnanılmaz sportif ve atletik (!) vücudumu bu sene için daha gerçekçi bir planla mümkünse sadece yürüyüş hani belki arada yüzme ile hızlandırabilirim.
- Geçen sene tencere ve tava ile tanışmaktan bahsetmişim. Evet 2013te tanıştık sonunda.. Bu sene bu tanışıklığı pratik tariflerle pekiştirmeyi düşünüyorum. (salçalı makarna mesela dersem ne komik olurdu değil mi :P)
- Başladığım ve bitirmediğim kitapları bitirme. Kütüphanedeki okumak istediğim kitapları eritme ve yepyeni kitaplara yer açmak istiyorum. Ama bunu "hadi sen de bit" diye değil de...canım istediğinde ve tadına vararak yapmak daha cazip yoksa cidden bir görev gibi olacak, bu da sıkıcı bir şey olur.
- Eve yakın olan kütüphaneden daha çok kitap ödünç almak niyetindeyim. Çocuk kitapları bölümü hiç fena değil.. Her ne kadar görevli bana hala "çocuğunuz kaç yaşındaydı" deyip gözlerimi devirmeme sebep olsa da yılmak yok :)
- Bu arada okuduğum kitapları neden buraya iki satır da olsa yazmıyorum sorusunun en basit cevabı: unutuyorum... Ben onları yazana kadar aklımdan çıkıyor. Bu durum yakın zamanda düzelirse, umudum, süüppper kitaplar hakkında haaarika yazılarıma dönmek.
- Fotoğraf makinemle 2013te neredeyse hiç karşılaşmadık..evimiz çok büyük ondan :) Şaka bir yana, bu sene bir inanılmaz kararlıyım şahane ötesi fotoğraflarla dönmeye..(gittiğim yer neresiyse artık)
- Hayalimdeki işe birkaç adım birden yaklaşmak :)
- Daha da çok film izlemek istiyorum ama bakalım... :)
- Lokumu evde her kaybettiğimde daha önce baktığım yerlerde bulamayınca "daha da saklanacak yer yok ki" şaşırmasından kurtulayım artık... Lokum'un bildiği ama bizim bilmediğimiz evin gizli köşeleri hala var!
- Geçen gün yazdığım kartpostal faaliyetini pek sevdim, arada aklıma estikçe yapayım böyle faaliyetler sizlerle paylaşayım diyorum, ne dersiniz?

Sevgili Kardan Adam, ben de seni çok seviyorum :)
2013 yılını ben de pek çok sebepten pek sevemedim. Kendimce aydınlanmalar yaşadım, yenilikler keşfettim, yepyeni insanlarla tanıştım (sanırım bu kısım en sevdiğim oldu) ama ağzımda bir garip tat bıraktı 2013.
Sevgili 2014 senden çok uçuk kaçık şeyler beklemiyorum. Biraz dengeli gidelim, sevdiklerimiz yanımızda olsun, tatlı güzellikler yaşayalım, sağlığımızı koruyalım...öyle geçinip gidelim işte olur mu?
YENİ YILDA KESTANE KEBAP YAPMAYI UNUTMAYIIIIN :p




Devamını oku »