Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




1 Mart 2014 Cumartesi

Bazen Cesaret, Sırtında Yavrusuyla 1 Anne Panda ile Gelir :)

Daha önce "hazır mıydım" değil miydim kuru fasülye ile bir giriş yapmıştım aslında bu konuya.
Belirsizliklerin insanı korkutabileceğini ama ne hikmettir ki bazen de kendinden beklemediğin ölçüde "sakin" kalabildiğini düşünüyordum bir süredir.
Yazılarımı az çok okuduysanız zaten ödleğin teki olduğumu fark etmişsinizdir ya da şu an anladınız bile :)
Ama bazı konularda da -benim bile anlayamadığım- bir cesaret geliyor bu bünyeye.
Tabii ki bazı sebeplerle.
Doğum konusunda henüz ortada "karabalık" bile yokken "hani bir gün doğum yapacak olursam ve her şey yolunda giderse normal doğum yapayım" demişliğim var. Ve bunun kaynağı da tee üniversite yıllarına dayanıyor.
Bir akşam pek sevgili ev arkadaşım bakla yemeği yaptı ve ben hayatımda ilk defa bakla yedim. Ama o kadar sevmedim ki "daha da hayatta yemem" demiştim. O da beni sevmemiş olacak ki kısa bir süre sonra beni tuvalete mahkum bıraktı :) Tuvaletten çıktığımda yürüyemeden olduğum yerde kalakaldım ve yere çöktüm. Hemen ev arkadaşım Ç. Geldi. "Aman bu kadar mı sevmedin yemeği" diye şakalaşırken anladık ki benim şakalık halim yoktu. Taksiye atlayıp acile gittik. Ben karnımı tutup kıvranınca ya zehirlendin ya da gazın var dediler! Hasteneye gittiğimizde akşam saat 7 falandı galiba. Sabah saatlerinde eve geldiğimizde ve beni onca saat acıyla kıvrandırıp "ne olduğunu bulmadan ağrı kesici veremeyiz" dediklerinde ben çoktan küfrü basmıştım. Hatta acıdan çarşafı yırtmışım (bunu cidden hatırlamıyorum) ve kusmuşum (bunu hatırlıyorum çünkü ayakkabımın içine kusmuştum).
Ve sebep de gaz falan değilmiş.
Ben böbreğimden taş döküyormuşum...
Benzer bir hikayeyi yıllar sonra da yaşayacaktım, bu sefer de kum dökerek.
Ve bu iki acı hikayesinden sonra bana bir güç geldi, "normal doğumu haydı haydi yaparım" falan dedim :)
Ama işler öyle uzaktan atıp tutmayla olmuyor elbette.
Bunun içindir ki okudum da okudum...
Yazdım da yazdım...
Düşündüm de düşündüm...
Hiçbiri bana "sırtında yavrusunu taşıyan 1 panda anne" kadar cesaret vermedi.

Şimdi ona baktıkça mutlu oluyorum.
Her şeyde olduğu gibi doğumda da "hayırlısı olsun" diyorum. Doğum şekli ne olursa olsun biliyorum ki ben de inşallah Elifi böyle sırtımda keyifle taşıyacağım :)

Devamını oku »

"DÜNYALI"nın İlk Sayısı Çıkmııış,Tükenmeden Alın :)

Yeeepyeni bir dergiye kavuştuk :)
Bir Dolap Kitap'ın sesi bir süredir çıkmıyordu;bu demekti ki onlar bir işler çeviriyor!
Sonunda perşembe günü çeşitli ipuçları verdiler ve bakla ağzımızda ıslandı dediler. Benim aklıma hep bir mekan açacakları fikri gelmişti hatta dert bu ya mekan açılmış gibi "Ah ah İstanbulda açılır şimdi orası, Ankaraya yine pay düşmez" diye üzülmüştüm :)
Meğerse bu bakla uzaylı bir dergiymiş...
Ya da yanlış söylemiş olmayayım "Dünyalı" bir dergiymiş :)
Merhaba Dünyalı, biz dostuz" diyorlar hatta...
1 Martta sokağa koşacağımızı duyunca çok sevinmiştim,zihnimde sokağa koşar görüntüm canlandı 35 haftalık penguen halimle,bir daha güldüm.
Yani belki bugün ben koşamadım ama evdeki karabalığı koşturdum da aldık dergiyi.
Elime alır almaz çok sevdim.
Kendi adıma heyecanlandım çünkü sonunda "okunabilir" bir dergi olacaktı her ay önümde.(Bilim Çocuk alıyorum aslında ama o başka yazının konusu olsun) Ve de ta taaaam bir sürü hediyesi vardı! Evet tabii ki dergiden önce hediyelerine baktım,aklıma çocukluğum geldi yani o heyecanı hissettim.
Bir de BDK adına sevindim, onlar da hayallerini gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu vardı. Hani bir şeyi yıllar boyu çok istersiniz ama bir türlü denk gelmez.Sonra bir gün kanlı canlı karşında duruverir ya,işte öyle bir şey olsa gerek dedim.
Gelelim "DÜNYALI"ya;

--Öncelikle derginin sıcakkanlı tarzını sevdim.
--Ve gayet muzır çizimler var hatta bir yumurta deneyinin yanına "Dikkat! Bu etkinliği evde denersen annenle aranız bozulabilir, benden söylemesi" yazmışlar :)) Buna çok güldüm; cidden o annelerin suratı geldi aklıma (Dur yine çok gülmiim ben de ileride o annelerden biri ben de olabilirim :)
--İçinde ohooooo hatta ühüüüüü bir sürü konu var 1 solukta okuyunca "bilgi ve gülme yumağı" oldum :)
-Başlangıçta "Haberler" var.(izlandalıların Elflerinvarlığına inandığını bilmiyordum mesela)
-Şapşal Kuş Piyu pek tatlı bir çizim ve cidden şapşal!
-Bu ayın konusu "Demokrasi ve Seçimler" olmasına rağmen sıkılmadan okuyabildim çünkü çizimleri Ezgi Keleş yapmış (diğer yazı ve çizimlerin de hakkını yemeyeyim tabii)
- Piko...Dostum nedir bu tatlılık,aynı Cedric gibisin;seni çok sevdim :)
- Kent Kolajı hem de atık kağıtlarla... Tabii ki  cincücenin çalışması bu. Bir gün  denersem belki cesaret edip paylaşırım sizlerle.
- Spor bölümünde "Futbol" var ama daha önce hiç duymadığınız bilgilerle...
- Eko/Yaşam 'da "bahçeyi balkona taşıma" var ama bizim Lokum sağolasun bitkilerde sağlam diş izleri bıraktığından buna pek sıcak bakamadım. Yoksa ben de isterim dalından domates koparmak :)
- "En tuhaf Yemekler"de azıcık mide sallanması yaşadım yani bizim patlıcan musakka gözümde "mantı" gibi göründü desem yeridir...
- Güncel Sanat bölümünde küp şekerle neler yapılabilir şaşkınlıkla okudum. "Boş kağıt" sanat eseri mi acaba diye,düşündüm durdum...
- "Başka Gezegenin Çocukları" farklı bir çizim,tatlı  kızla karşılaşabilirsiniz
- Sırt Çantasıyla Vietnam! Hem de Beyhan İslam'ın sırtındaki çantayla :) (Tarzını çok sevdiğim bir isim, ne zaman baksam  Tim Burton görüyorum)
-Doğa, Hayvanlar Alemi, Çevre, Saksıyı Çalıştır, Sağlık, Acar Hafiye, Kültür Sanat,Kitaplık, Sudoku, Laboratuvar, Labirent, Tokaçcan da diğer bölümlerden.
Kısacası içinde "yok yok" bir dergi. 
Çeşitli yerlerinde de Uzaylılar var ve çok sevimliler. Benim favorim:
Bu espri de tüm sayfayı okursanız daha da bir komik geliyor :)
Çok fazla konu olması dikkati benim gibi çabuk dağılan yetişkin/çocuklar için gayet güzel,dergiyi sıkılmadan okuyabiliyorsunuz.
Kitap tanıtımlarının tema eşliğinde olması da ilginç olmuş ama kendi adıma acaba bu sayfalar 2'ye mi çıkarılsaydı diye düşünmeden edemedim.
İnsanların "çocuk dergisi" deyip geçmemelerini, içeriğindeki bilgilerin birçok yetişkinin de fazlasıyla ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
Mesela ben anlayamadığım bir konuyu "çocuklar için" yazılmış bir kitapta bazen daha çabuk kavrıyorum :)
Bir sonraki sayılarda çocuklar posta pulu ile zarflayarak neler göndermiş olurlar, merak ettim. Hatta utanmasam ben bile bir şeyler yazacaktım :))
"Bu dergi nasıl bir şey acaba?" derseniz oldukça detaylı bir web siteleri var.
Bir de unutmadan içinde fasikül fasikül edebiyat da var,ilk sayısı "sarı maymun" da hediyelerden biri. Sonu çok heyecanlı olur diğer sayıya kadar çatlar mıyım meraktan bilemediğim için henüz okumadım açıkçası.
***(Birkaç gün sonra) "Yapmayacağım" dedim ama yaptım. Okudum "Sarı Maymun"u... Şimdi merakla bekle bakalım diğer sayıyı... :)
Yarın yani 2 Mart günü BDK'yı sabah 10.00'da Açık Radyoda dinlemeyi unutmayın, kim bilir belki " Hey Dünyalı, Biz Dostuz" falan derler :))
* Tudem yayın Grubuna da ayrıca teşekkürler...

HERKESE "DÜNYALI" İLE HOŞÇA VAKİTLER; AMAN DİKKAT BAĞIMLILIK FALAN YAPMASIN :)

Devamını oku »

28 Şubat 2014 Cuma

Kaplumbağa :)

Koca Sevimli Dev'den bahsederken aslında Roald Dahl'ı ne kadaaaaar çok sevdiğimi söylemiştim ve azıcık da kendime kızmıştım; buraya hiçbir şey yazmamışım diye.
İşte bugün de başka bir kitabı var önümde: Kaplumbağa :)
Tek kelimelik kitap isimlerini severim.
Ama bu kaplumbağa bildiğiniz kaplumbağalar gibi değil, o bir Alfie :)
Kitabın konusu kısaca şöyle;
"Zıpzıp Bey çiçeklerine ve alt komşusu Gümüş Hanıma aşıktır; Gümüş Hanımsa bizim Alfie'ye. Yalnız bu kaplumbağa hiç mi büyümüyordur nedir; acaba yok mudur bunun bir çaresi?"
Bu çareyi elbette ki Zıpzıp Bey bulur ve Gümüş Hanımın kalbini kazanır ama asıl önemli olan sonuç değil yaşanılan süreçtir.
"Bir insan aşkı için neler yapar?" gibi romantik bir temayı eğlenceli bir çocuk kitabına yedirmek pek kolay olmasa gerek.
Hele ki söz konusu kaplumbağalar bir büyüyor bir küçülüyorsa :))
*BDK'nın "Kaplumbağa" için yazdıklarını da okumak isteyebilirsiniz...


HERKESE MUTLU HAFTA SONLARIIIII :)
Devamını oku »

27 Şubat 2014 Perşembe

Bebekli Hayat Kitapları :)

Ne zamandır aklımdaydı bu süreçte okuduğum ve okumakta olduğum kitapları paylaşmak. Bugün hazır elime fotoğraf makinesini de almışken kitapların güzel fotolarını da çekeyim dedim ama Lokum galiba onu çekeceğimi sandı,geçti kitapların önüne poz vermeye başladı :)

Lokum'un "haberim yokmuş gibi çek panpa"pozu
Bazı kitapların yeri çok ayrı olduğundan detaylıca farklı yazılarda yer vermeyi düşünüyorum.
Bu bir sınav değil elbette ama ben kendimi "ne kadar çok şey bilirsem" o kadar daha iyi hissediyorum. Kesinlikle insanın kafasını karıştıran hususlar da oluyor hatta "bu kadar okumasa mıydım" dediğim zamanlar da oldu. Sonra baktım ki okudukça yerine oturuyor bazı şeyler. Hani kavanoza bir şeyler koyarsınız da doldu zannedersiniz ama onu biraz çalkalayınca kavanozdakiler iyice yerleşir ve daha bir dolu boş yer ortaya çıkar.. Sanırım bende de öyle oldu. "Aha doldum, taşıyorum, yeteeer" dedim bir ara :) Ve hiçbirinin kapağını açmadım. Ama bir şeyler beni gıdıklamaya devam etti. O gıdıkladıkça benim kavanozda yer açıldı...
Herkesin tarzı farklıdır elbette ama bebek düşünen/  hamile olanlara naçizane tavsiyemdir bu kitaplar.
Sizin de faydalandığınız başka kitaplar varsa yorum kısmına yazarsanız çok sevinirim..
Detaylı kitap yazılarında buluşmak üzere diyeyim şimdilik :)


"Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler" enn bir süper kitap,sanırım ilk olarak ondan bahsedeceğim :)
                                  
                                          HERKESE BOL KİTAPLI, PATİLİ GÜNLER :)

Devamını oku »

Masal Kahramanı Elif :)

Doğum günlerimiz yaklaşırken (17 Mart bendeniz, 18 Mart karabalık, Elif de canı ne zaman isterse 5 hafta içinde inşallah :)  hepimize toptan 1 hediye olsun istedim ama ne alacağımı bilemedim.
Instagram hesabından bir süredir takip ettiğim (ismi çok tatlı) ZEİNEPUU vardı.
Çalışmaları pek güzeldi, lakin biri daha da mı güzeldi ne :)
Yazışmalarımız neticesinde ortaya haaarika 1 ürün çıktı.
Karabalığa sürpriz oldu ama en çok da hepimizin ilk hediyesi olması açısından önem kazandı..
Teşekkürler Zeinepuu...
Kendisi gerçekten pek şirin şeylerin üreticisi :)


Elif'e "Hoşgeldin" demeye şimdiden doyamadık ama ne de olsa o bizim masalımızın kahramanı :))
Devamını oku »

25 Şubat 2014 Salı

Zihin Boşaltma Aracı Olarak; Ütü :)

Ütü yapmayı sever misiniz bilmiyorum ama benim kendisiyle ilişkim pek bir sınırlı-idi.
Yani hala teknolojinin geldiği yeri sorgulayıp (sanki biliyormuş gibi) "ütüleme makinesinin" icadının benim çağıma yetişmemesine hayıflanıyorum.
"Ütü gerektirmeyen kıyafetler" elbette ki favorim ama durum sadece bundan ibaret değil.
Ütü ne yazık ki hayatımızın bir parçası.
Benim "ne yazık ki" dememin sebebi aslında hala sorguluyor olmam. Yani neden kıyafetlerimizi ütülüyoruz ki??? Kimse ütülemese ortada bir "garip"lik de olmayacak.
Annem bunları okusa "Aman Esraaa;böyle düşündüğün yetmedi bir de yazdın mı??" diye bayağı bir kızardı. Annemle %100 farklı düşündüğümüz konulardan biri de bu çünkü. Ona kalsa her şey- ama neredeyse her şey- ütülenmeli ve böylece göze güzel görünmelidir! İyi de o kıyafetler benim gözüme ya "ütüsüz de" güzel görünüyorsa??Yoo böyle bir şey mümkün değil-dir.
Ben yıllar yılı ütüyle yapardın-yapmazdın diye mücadele vereyim minicik haliyle Elif Hanım bana oralardan sağlam bir ders versin, vay be... Şimdiki nesil çabuk büyüyor :)
Daha önce okuduğum bir kitapta, adını hatırlamıyorum ama "İçgüdüsel Doğum" olabilir; 'Evde yaptığınız işleri "iş" olarak görmeyin;onlardan keyif almaya bakın.' yazıyordu. ben de okurken bile bir "puff" demiştim. Ev işlerinden çoook da uzak değilim aslında. Sadece tüm gıcığım ütüye :)
Derken Elif için aldığımız kıyafetleri ve çarşaf/nevresimleri yıkayıp ütüleme vakti geldi çattı.
Ben acayiip keyif alırım ki bu işten ne de olsa Elif'in minileri diyor(d)um.
İşte o ara ütüyle göz göze geliyoruz.
Tam 1 hafta boyunca sabahtan akşama durmadan yıkayıp ütülüyorum.
Minik kızım da benimle gurur duyduğunu belirtircesine göbeğimde sallanıp duruyor.
Fark ettim ki ben;
1) ütü yapmayı bilmiyorum!!! 
2) Ütülediğim şeyi nasıl katlayacağımı bilmiyorum !!!
3) Ütüye su koymayı unutuyorum!!!
4) Ütünün 'buhar' diye bir fonksiyonu olduğunu neden kimse söylemedi!!!
Kaynak: burada
Bu ne utanç yarabbim; böyle biri nasıl iyi anne olabilir ki diye ağla da ağla :) Ohh tam rahatladım derken bu kez minicik eldivenler,patikler gözlerde soğan etkisi yaratmasın mı? Onlara da ağla-ağla-ağla :)
O hafta ütü mü yaptım gözlerimdeki pası mı attım anlamadım ama hiç bu kadar duygusal bir ütü seansım olmamıştı...
Sonra aklıma geldi kitaptaki o cümle (son günlerdeydi ama olsun) "keyif almaya bakın" diye...
Ve zihnimde babam canlandı.
Pazar günleri babamın ütü günüydü. Radyoyu açar ve büyük bir dikkatle ütü yapardı. yıllaaaar sonra anladım ki işin sırrını o bulmuştu; yaptığı işten keyif alıyordu :)
Kaynak: burada
İşin en komiği de son gün tam işim bitti ve yüzümde harikalar ötesi iş bitirmenin gülümsemesi ütüyü fişten çekiyorum; fiş bildiğin elimde patlayıp tüm sigortayı attırdı. Sanırım arkasından söylediğim onca lafı duydu :) Neyse sağolsun intikamını almak için işimin bitmesini beklemişti :)
Diyeceğim o ki son gün yaptığım ütülerde zihnimi boşalltığını, pek bir şey düşünmediğimi anladım.
Bundan sonra "yogaya mı başlasam" demeyip kendimi ütüye vermeyi düşünüyorum, tabii suyu ve buharını unutmadan :)

HERKESE TATLI GÜNLER&BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »