Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




29 Ağustos 2014 Cuma

Bir Kütüphane Diyalogu :)

Kitapları çok seviyorum ve kendimce belli aralıklarla kitap almaya çalışıyorum. Ödünç kitaptan nefret ediyorum çünkü kitapların altını üstünü çizmeden yanına notlar almadan okuması çok zor geliyor. (Evet Uçan Sınıf'ı da hala bu yüzden okuyamadım-Çağla bu not sanaydı) Ama belirli bir bütçeyle de her kitaba yetişmek oldukça zor. İnternetteki indirimler resmen can kurtarıcı. Hediye olarak bana kitap alan arkadaşlarımı ise daha çok sevdiğim doğrudur :) Bir de -her ne kadar ülkemizdeki hali beni sinir etse de- kütüphaneler var. Ankara'daki kütüphanelerden sanırım daha önce bahsetmiştim; şurada, burada ve orada :) Ders çalışmak istiyorsanız Bilkent iyi bir tercih. MK yani Milli Kütüphane (işyerime de yakındı, her öğlen oradaydım desem abartmış olmam)'de kitapları görmüyorsunuz :) Onlar...
Devamını oku »

Pera Günlükleri / Delal Arya :)

3 kitabı da ardı ardına bitireli biraz oldu ama hakkında yazacaklarım çok olunca fırsat bulup yazamadım. Önceden belirteyim, ne kadar yazarsam yazayım mutlaka bir parçası eksik kalacak bu hikayenin çünkü HAAARİKAAAA bir dizi :) En son "Yedi Denizlerde"yi okumuş ve "3. kitap nerede?" demiştim, araya Şeker Portakalı'nı almış, tekrardan Delal Arya kitaplarına dönüp bir de üstüne Jules Verne ile "80 Günde Devrialem"i tamamlamıştım.  Uyku düzenimiz ne yazık ki yine yeniden bozulduğundan benim kitap okuma hallerim de son günlerde baya sekteye uğradı ama neyse ki bölüntülü uykular sayesinde her defasında başka bir maceraya çıkıyorum rüyalarımda. Mesela dün gece "11 Denizlerde" dolaşacağım diye bir tura yazılmışım. (tabii öyle hemen gemiye atlayayım diyememişim bilinçaltımda bile, nazikçe...
Devamını oku »

26 Ağustos 2014 Salı

80 Günde Devrialem :)

İlkokuldaydım bu kitabı ilk okuduğumda. Evde çizgi-roman halinde olan bir baskısı vardı. Ne heyecanlanmıştım. Yemeyi içmeyi bırakıp Bay Fogg ile dünya turuna çıkmıştım. Ve söz vermiştim kendime. Büyüyünce ben de dünya turuna çıkacaktım. Kesin. Üniversitede bir ara interrail'e heveslendim, o bile olmadı. Hatta hala bir pasaportum yok :) Gemilerde kaçak yolculuk için de biraz fazla anne oldum sanki :) Şansıma da tüm dünyayı gezmiş bir eş çıktı. Hayal kuramıyorum birlikte şöyle gideriz buralara da gideriz diye. Jules Verne'in tüm kitaplarını okumasam da bence 80 Günde Devrialem en harika kitabı. Filin üzerinde oldukları, trende seyahat ettikleri, fırtınaya yakalandıkları an'lar hep birer macera. Hayalimde bir de Avustralya vardı benim sahi :) Geçen gün yine okuyunca yine o duygularım...
Devamını oku »

Anne Olunca Anladım :)

En başta annemin kıymetini, değerini, önemini. Benim/bizim için yaptığı fedakarlıkların ne anlama geldiğini... Bir süre anneme "Gönül" demiştim de dayanamadı "sen de bana Gönül dersen, bana kim anne diyecek" demişti. Haklıydı. Benimki de saygısızlıktan değildi aslında belki samimiyetten. Şimdi yolda, Adana'dan geliyor. Birkaç hafta bizimle kalacak. Daha bayramda beraberdik ama yine özlemişim. Ben ki üniversitede sadece tatillerde o da sıkılarak memlekete giderdim... Annemi günlerce aramadığım zamanlar geldi aklıma. O hep "işin varsa da, bir ara iyiyim de kapat"derdi de ben anlamazdım ne demek istiyordu. İyiydim ya işte ... Şimdi anlıyorum. Bana "bu kadar korkak olma" dediklerinde "daha yeni anne oldum ve Elif benim ilk bebeğim, istediğimi olurum" diyorum. Temizliği konusunda itiraf...
Devamını oku »

24 Ağustos 2014 Pazar

Uyku Kardeş, Ver Elini :)

Elif doğmadan önce bir bebeğin nasıl uyuduğu/uyutulduğu ile ilgili bir şeyler bilmiyordum. Tek bildiğim küçükken kuzenimin çocuklarını arada hamakta sallardım, o kadar. Ama kitaplar okurken, kendimi bebekli hayata hazırlarken hiç aklıma uykunun sorun olabileceği gelmemişti. (evet yine bir itiraf) Beklemediğim yerden soru geldi :) Çünkü bence bebekleri yatağına koyardın ve onlar uyurdu. Safım ben ya cidden... İlk 10 gün (Elif 2. gün sarılık olmuştu ve 24 saat hastanede kalmıştık) Elif'i zorla uyandırıyorduk :)) Hahahaha yazınca bile güldüm ya :) İnternette bakmıştık, bebekler nasıl uyandırılır diye. Burnunu falan sıkmıştık, ayak altını gıdıklayıp, altını değiştirmiştik... Ve ben şu cümleyi kurmuştum: "İlerde de uyutmak için çaba harcayacağız ve bugünleri arayacağız değil mi?" Çok...
Devamını oku »

Büyük Resim :)

Geçen yazımdan sonra sevdiğim birinden bir mesaj aldım. "Müsait olunca ara beni" yazıyordu. Aradım. Karşımdaki "e anlat" dedi. Deli mi ne, dedim. "Sen aradın ya, sen anlat"... Meğer benim yazıma dertlenmiş, konuşmak isterim de konuşamam/arayamam diye kendisi aramış :) "Aslında anlatacak çok da bir şey yok"un altından 40 dakika geçti :) Bir de anlatacaklarım olsaydı, vay halimize. Yazının altına yorum bırakanlar, bana mesaj atan, mail atan... Aaaa şaştım kaldım yahu. Teşekkürler öncelikle. Ben de "acaba pire için yorgan mı yakıyorum" diyordum. Çünkü blogumu çok seviyorum. Ve fark ettim ki bazı şeyleri ben içselleştirmişim. (tabii bunu anlamamda karabalığın da yardımı oldu) Azıcık daha büyüyüp yoluma devam etmeye karar verdim :) Önceki yazımda bahsettiğim minik değişiklikleri düşünüyorum...
Devamını oku »

22 Ağustos 2014 Cuma

Bu Aralar

Canım biraz sıkkın. Neden olduğunu bilmiyorum. Belki biliyorum da kendime itiraf etmesi zor geliyor. Bazen diyorum; keşke balık burcu olmasaydım. Bu kadar duygusal, hassas ve kırılgan olmazdım. Sonra düşünüyorum... O zaman da "ben" olmaz, başka biri olurdum. Bunu da istemiyorum. Birisi kötü bir söz söylediğinde ya da alanıma girdiğinde sınırları çok net çizebilmek isterdim, kendimle savaşmak yerine. "Aman karşı tarafı kırmayayım" diye diye bazen kendimi ne kadar hırpaladığımı görüyorum. Nedense yazma ihtiyacı hissettim, ben bu blogu ya da buradaki yazıları tamamen hobi amaçlı yazıyorum. Yazarken rahatlıyorum, yeni ve güzel insanlarla tanışıyorum, öğreniyorum, araştırıyorum, şimdi yaptığım gibi dertleşiyorum. Kaynak: burada Birkaç gündür fark ettim ki blogumu ve sosyal medyadaki...
Devamını oku »

21 Ağustos 2014 Perşembe

Anne(lik) Sohbetleri : Filiz & Eylül & Duru :)

Hani bazı insanlar vardır; görmeseniz de yüz yüze konuşmasanız da sadece yazdıklarından kanınız hemen o insana kaynar. İşte Filiz onlardan biri benim için. Blog sayesinde tanıştık ve her gün sosyal medyada neler yaptıklarını, bahçeden ne topladıklarını merakla takip eder oldum. Hazır bu kadar meraklıyken annelik sohbetinde de buluşalım istedim Filizle :) Sevgili Filiz; Merhaba Esra, ilgiyle takip ettiğim Annelik Sohbetlerine dahil olmak mutluluk verici, teşekkür ederim :) İlk sorum “2 çocuklu hayata alıştın mı?” olacak :) Yaklaşık 2,5 aydır iki çocuk annesiyim ama hala durumu tam olarak idrak edemedim diyebilirim. Bazen Duru’ya bakıp ‘Sen bir hayal değilsin di mi?’ diye soruyorum. Her iki çocuğun da farklı aşamalardan geçişi başlı başına bir alışma süreci...
Devamını oku »

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Merhaba DÜNYALI, Biz (de) Dostuz :)

     "Merhaba Dünyalı, biz dostuz" :)       Çok sevdim bu lafı; birkaç aydır dilime dolandı.       Sebebi de ayın 1'ini beklemeden -eğer çıkmışsa- koşup aldığım Dünyalı dergi.       Daha önce derginin ilk sayısından bahsetmiştim. Şimdiye kadar 5 sayı okuduk ve hepsi birbirinden güzeldi. Lakin bir sıkıntısı vardı: çabuk bitiyordu :/ Banu ve Yıldırayla sıkı pazarlık yaptık; dergi 15 günde bir yayınlansın dedik; "ortada Banu ve Yıldıray kalmaz o zaman" dediler; "peki madem" dedik; ayda 1 olmasını kabullendik.       Bir Dolap Kitap hangi işe girse ben hep heyecanla ve mutlulukla takip ediyorum. Sanki ben de o işin içindeyim gibi hissediyorum. Halbuki yeni işleri konusunda pek ketumlar :))     ...
Devamını oku »

19 Ağustos 2014 Salı

Şeker Portakalı :)

Şeker Portakalı'nı ilk okuduğumda ortaokuldaydım sanırım, daha önce bahsettiğim Gönül Öğretmen sayesinde tanışmış olmalıyım Vasconcelos ile. Boğazımda nasıl bir düğüm bırakmışsa artık ikinci okumamı yapabilmek için aradan yaklaşık 15 sene geçmesi gerekti. Bu nasıl bir kitap böyle? Nasıl bir hikaye, nasıl bir karakter yaratma hali? Latin yazarlar sahiden bu işi biliyor. Böyle bir kitap, yaşanmışlıklar olmasa yazılabilir miydi bilmiyorum. Bana hep yazar olmak için iyi bir gözlem yeteneği ve bol bir hayat tecrübesi gerekliymiş gibi gelir. Geri kalanlar da arkadan gelir elbet. Şeker Portakalı sahiden de herkesin hayatı boyunca en az 1 -ama bence 3 belki 4 belki daha fazla- okuması gereken, ardında müthiş izler bırakan efsane bir klasik. Serüvenler arası farklı bir kitap okuyayım derken...
Devamını oku »

17 Ağustos 2014 Pazar

Anne(lik) Sohbetleri: Esra & Bade Bahar & İpek Deniz :))

Esra ile yolumuz benim annelik maceram ile başladı. Aklıma ne takılsa Esra'nın fikrini mutlaka alıyor(d)um ve sağ olsun Esra o kadar detaylı cevap veriyordu ki bana, aklımda soru işareti kalmıyordu. Şimdi hayatında hem Bade hem de İpek var. Sorular da çifter çifter geldi o yüzden :) Sevgili Esra, adaşım J İki çocuklu olarak sohbet ettiğim ilk annesin. Haliyle ilk soru da oradan gelsin: Tek çocuk mu iki çocuk mu büyütmek zor? Selam EsraJ Öncelikle “Annelik Sohbetlerinde” bana yer verdiğin için teşekkür ederim. Tabii ki iki çocuk zor. “Tek çocuk hiç çocuk, iki çocuk çok çocuk” lafına katılmamak elde değil. Henüz 5 aydır iki çocuk annesiyim ama inan halen alışmaya çalışıyorum. Biri uyuyunca veya karnı doyunca, işin bitmiş olmuyor mesela J Annelik maceraların nasıl başladı? Çocuk...
Devamını oku »