*Anne adayları bu yazıyı bebişlerini kucağına alınca okusunlar olur mu;gözleri korkmasın :)
Elif az önce uyudu. Uyudu derken "uyuttum" demek istedim :) Ve her an uyanabilir. Uykuya geçişi zor ve çok çabuk uyanıyor. Az uyku yetiyor desem yetmiyor çünkü gözlerden belli. Kıpkırmızı ve "anne beni uyut" diye bakıyor. Bazen "nerede hata yaptım" diye düşünüyorum. "Benim çocuğum neden yatağına koyduğum gibi kendisi uyumuyor?" İşte asıl hatalı olan bu soru; şimdi daha iyi anlıyorum. Karşılaştırma ve kıyaslama daha 4 aylıkken başlayacaksa yazık yavruma. Evet her bebek farklı; tıpkı her insanın farklı olması gibi. Sanırım bir yerde biz bunu kaçırıyoruz,ya da ben kaçırıyorum diyeyim de kimseyi zan altında bırakmayayım.
"Kitap gibi" bebekler yetiştirmek istiyoruz. Her şey kolay olsun, zorlanmayalım.
Daha önce hiç bu kadar -aynı anda- hem çaresiz hem de aşırı mutlu hissetmemiştim.
Sanırım buna "anne olmak" deniyor.
Daha henüz yolun çok başındayız ve ben çok yorulduğumu hissediyorum. Dün şöyle bir kendime dönüp baktım ve "ne kadar mızmız biri oldun sen" dedim. (bilmeyenler için, evet önceden de mızmız idim ama bu kadar da değildim sanki...) Zorluklarla mücadele etme konusunda fena tökezledim sanırım.
Suçu hep başkalarına atmaya alıştık ya bu kez de "kolik"e atayım ben :) Ama sahiden kolik beni/bizi çok yordu.
Taze anne olmuş her kadının yaşadığı gelgitleri yaşıyorum sanırım; farklı bir şey yok yazacağım.
Ama hep hatırlamak istediğim bir şey var ki o da şükretmek.
Kendimi evet bazen o kadar çaresiz hissdiyorum ki "yetiş anneeee" diyesim geliyor.
Geçen gün karabalık bana çok güzel bir cümle kurdu; yorulduğumda aklıma onu getiriyorum.
(hastalanmıştım ve uzanmak istiyordum ama Elif'e de birinin bakması gerekiyordu ve ben annem mi gelse acaba diye paniklemiştim.) Bana dedi ki " Hani sen ihtiyacın olduğunda anneni çağırıyorsun ve o meşgul de olsa hasta da olsa hemen koşup geliyor ya; işte şimdi sen de annesin ve Elif'in sana ihtiyacı var. Şu an hastasın ama kızınla ilgilenmen gerekiyor." İşte buna benzer bir şey söyledi.
"hııııııı cidden ya sahi ben anne oldum değil mi" dediğim an'lardan biriydi.
İnsan "ha deyince" anne olmuyor bence ya da ben olmadım diyeyim.
Şimdiye kadar en çok zorlandığım konu kolik ve uyku(uykusuzluk değil, Elif'i günde 3487.kere uyutmaya çalışmak) oldu.
Kolik konusunu daha önce yazmıştım zaten; yinelemeyeceğim. Şiddetinde ve sıklığında çok şükür azalma var ama bazen öyle umulmadık an'larda tutuyor ki "ne oldu ki" demekten kendimi alamıyorum. (bize misafirliğe gelip de "e şu meşhur koliği bir de biz görelim" diyen sevgili insanlar; size de ennnn derin sevgilerimi gönderiyorum,sanırım siz anladınız.)
Uyku eğitimi konusunu çok araştırdım. Feber mi Tracy mi West mi :) Bir taraftan da bozulmayın ama bana komik geliyor bir kitaba veya bir yaklaşıma göre bebeği kalıba sokmak. "Doğru" yu arama halidir annelik demişti ya kuzenim, hakikaten öyle. Bizim için doğru olan ne onu bulmaya çalışıyorum.
En güzeli bilinçli ebeveynler olup araştırıp okuyup anladıklarımızı kendimize ve bebeğimize uyarlamak olacak sanırım. "6 aydan önce uyku eğitimi verme" diyor tüm danıştıklarım(çocuk psikologu da dahil). Elif gözüme bazen kocaman gelse de gerçekten minicik bir bebek çünkü henüz 4 aylık... Kokuma ihtiyaç duyması da doğal sanırım.
Ben kucağımda sallayarak uyutuyorum Elif'i. Kolikten bize miras bir sallanma halimiz var.
Kaç aylık oluncaya kadar sallayabilirim bilmiyorum çünkü cidden yorucu bir işlem. Hele ki uyutmak için harcadığım süreden daha kısa sürede uyanıyorsa bebeğim :)
İşte o an "gel Tracy abla da öğret bize şu işi" diyesim geliyor; ona da Allah rahmet eylesin. Kitap yazmasa ne yaparmışız bilmiyorum :)
Geçen gün bir abla bana"aaa kucağa alışmış bu; ayakta salla ona alışsın."dedi.(sanki o daha iyi bir şey :) Onu da bir sefer denedim ama gülmekten yapamadım. Bilmiyorum neden komik geldi. kendime dışarıdan bir gözle baktım, yapamadım. Ki zaten o da zor bir şey. Elbette ki en güzeli bebeğin kendi yatağında ve kendi kendine uyuması yani bunu öğrenmesi. Sanırım bunun için Elif'in bana ihtiyacı var. Benim de ona :)
Yine aynı abla bana "kolların çok açık tabii bu çocuk gazlı olur"derken (ki ayağımda çorap var bu sıcakta çünkü ben kansızlıktan yaz-kış üşüyebilen biriyim) aynı cümlede "Rusların çocuk yetiştirme tarzına bayılıyorum; minicik çocukları atıyorlar soğuk sulara dipçik gibi oluyorlar sonra" dedi. Bu iki cümledeki "anlam kargaşasını" bulunuz :) Ya da sizi yormayayım şu yazıyı okuyun yeter..8Kuzenim göndermiş bana :) Türk anası genlerinden nasıl çıkacaksa dipçik çocuk :P
Okuma-yazma öğretmek gibi düşün diyordu bir yerde; uyumayı öğreteceksin. 2 anne de beni sonsuz destekliyor çünkü belimde kolumda daha şimdiden ağrılar oluştu. Bazen aynaya baktığımda kendimi tanıyamıyorum; bu yorgun bakışlar benim mi diyorum? Bu da bir süreç ve geçecek inanıyorum.
6 aylık olana kadar araştırmaya ve okumaya devam etmeyi planlıyorum. şimdi de saldım çayıra yapmıyorum elbette ki. Uykusu gelmişse hemen kucağıma almayıp yatağına bırakıp güzel bir uyku müziği açıp yatağında oyalanmasını izliyorum bazen de odadan çıkıyorum. Aşırı uykusuz bırakmamaya çalışıyorum; çünkü sonrasında endorfin salgılanıyor ve durum daha da zorlaşıyor. Kendi içinde beslenme-aktivite-uyku rutini kurmaya çalışıyorum. Fark ettiyseniz "your time"yok... O pek nadir oluyor onda da bu satırları yazıyorum ya da yemek yiyorum :) "Felaket uykusu" dedikleri 30-45 dakikalık gündüz uykusu bitmek üzereyken yanında oluyorum ve yeniden uyutmaya çalışıyorum.
Dışarı çıkmalarımız bu ara seyrekleşti; onu da havalara bağlıyorum.
Mutlaka her gün yoğurmaca/banyo/mini masaj gibi aktiviteler yapıyorum.
Yazınca rahatladım biraz :)
Biliyorum bu yorgun günler de geçecek ve Elif ne ara büyüdü diye hüzünleneceğim(z).
Elif'e baktıkça "bu günleri bir daha gelmeyecek,tadını çıkar" diyorum ama bu ara gece uyanmaları da sıklaştığından olsa gerek hem geceye hem gündüze yetişemiyorum.
Sevgili karabalık, akşam 6.05'ten itibaren bana verdiğin desteğin olmasa hele hiç yapamazdım :) Geceleri de çoğu mızlanmaya sen bakıyorsun ama yine de "iş" annede bitiyor. Sanırım o yüzden annelik kutsal...
Allah isteyen herkese nasip etsin çünkü tarifi olmayan çok güzel bir duygu.
Yorgun olduğumda, çaresiz kaldığımda çok üzülüyorum. Hayalimdeki anne tipi bu değil çünkü. Ama "mükemmel anne" de değil. Evde 4 çeşit yemekli, temizliğini de yapmış, bebeğinin tüm fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılamış, your time'ını da yapmış ve hala gülümseyebilen biri varsa (ve bunları her gün yapabilen) inanın takdir ediyorum. Ama o ben değilim :)
Bazen aklıma şu da geliyor; beceremediğim için karalıyorum gibi olmasın ama şimdi uygulanan yöntemlere de 10 yıl sonra "aa ne kadar yanlış yapmışlar, tam tersini yapalım şu an" da denebilir :)
Annelik sanırım biraz da böyle bir şey: iki kalp bir arada :)
Yaşadıklarımı ara ara buraya yazmaya çalışıyorum ki unutmayayım ve ne olursa olsun şükretmeye devam edebileyim. Bu benim için önemli çünkü.
Bu arada annelik sohbetlerinden çok çok çok şey öğrendim. Bir annenin "ak" dediğine diğeri "kara" diyor ama ikisi de mutlu...Bence olayın özü de bu. Çok tatlı annelerle devam ediyor/edecek bu sohbetler; hepsine yeniden teşekkür edeyim.
İç dökme yazısı gibi oldu ama ne yapalım bazen ona da ihtiyaç oluyor.
* Bu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz; teşekkürler acemi anne :)
Devamını oku »
Elif az önce uyudu. Uyudu derken "uyuttum" demek istedim :) Ve her an uyanabilir. Uykuya geçişi zor ve çok çabuk uyanıyor. Az uyku yetiyor desem yetmiyor çünkü gözlerden belli. Kıpkırmızı ve "anne beni uyut" diye bakıyor. Bazen "nerede hata yaptım" diye düşünüyorum. "Benim çocuğum neden yatağına koyduğum gibi kendisi uyumuyor?" İşte asıl hatalı olan bu soru; şimdi daha iyi anlıyorum. Karşılaştırma ve kıyaslama daha 4 aylıkken başlayacaksa yazık yavruma. Evet her bebek farklı; tıpkı her insanın farklı olması gibi. Sanırım bir yerde biz bunu kaçırıyoruz,ya da ben kaçırıyorum diyeyim de kimseyi zan altında bırakmayayım.
"Kitap gibi" bebekler yetiştirmek istiyoruz. Her şey kolay olsun, zorlanmayalım.
Daha önce hiç bu kadar -aynı anda- hem çaresiz hem de aşırı mutlu hissetmemiştim.
Sanırım buna "anne olmak" deniyor.
Daha henüz yolun çok başındayız ve ben çok yorulduğumu hissediyorum. Dün şöyle bir kendime dönüp baktım ve "ne kadar mızmız biri oldun sen" dedim. (bilmeyenler için, evet önceden de mızmız idim ama bu kadar da değildim sanki...) Zorluklarla mücadele etme konusunda fena tökezledim sanırım.
Suçu hep başkalarına atmaya alıştık ya bu kez de "kolik"e atayım ben :) Ama sahiden kolik beni/bizi çok yordu.
Taze anne olmuş her kadının yaşadığı gelgitleri yaşıyorum sanırım; farklı bir şey yok yazacağım.
Ama hep hatırlamak istediğim bir şey var ki o da şükretmek.
Kendimi evet bazen o kadar çaresiz hissdiyorum ki "yetiş anneeee" diyesim geliyor.
Geçen gün karabalık bana çok güzel bir cümle kurdu; yorulduğumda aklıma onu getiriyorum.
(hastalanmıştım ve uzanmak istiyordum ama Elif'e de birinin bakması gerekiyordu ve ben annem mi gelse acaba diye paniklemiştim.) Bana dedi ki " Hani sen ihtiyacın olduğunda anneni çağırıyorsun ve o meşgul de olsa hasta da olsa hemen koşup geliyor ya; işte şimdi sen de annesin ve Elif'in sana ihtiyacı var. Şu an hastasın ama kızınla ilgilenmen gerekiyor." İşte buna benzer bir şey söyledi.
"hııııııı cidden ya sahi ben anne oldum değil mi" dediğim an'lardan biriydi.
İnsan "ha deyince" anne olmuyor bence ya da ben olmadım diyeyim.
Şimdiye kadar en çok zorlandığım konu kolik ve uyku(uykusuzluk değil, Elif'i günde 3487.kere uyutmaya çalışmak) oldu.
Kolik konusunu daha önce yazmıştım zaten; yinelemeyeceğim. Şiddetinde ve sıklığında çok şükür azalma var ama bazen öyle umulmadık an'larda tutuyor ki "ne oldu ki" demekten kendimi alamıyorum. (bize misafirliğe gelip de "e şu meşhur koliği bir de biz görelim" diyen sevgili insanlar; size de ennnn derin sevgilerimi gönderiyorum,sanırım siz anladınız.)
Uyku eğitimi konusunu çok araştırdım. Feber mi Tracy mi West mi :) Bir taraftan da bozulmayın ama bana komik geliyor bir kitaba veya bir yaklaşıma göre bebeği kalıba sokmak. "Doğru" yu arama halidir annelik demişti ya kuzenim, hakikaten öyle. Bizim için doğru olan ne onu bulmaya çalışıyorum.
En güzeli bilinçli ebeveynler olup araştırıp okuyup anladıklarımızı kendimize ve bebeğimize uyarlamak olacak sanırım. "6 aydan önce uyku eğitimi verme" diyor tüm danıştıklarım(çocuk psikologu da dahil). Elif gözüme bazen kocaman gelse de gerçekten minicik bir bebek çünkü henüz 4 aylık... Kokuma ihtiyaç duyması da doğal sanırım.
Ben kucağımda sallayarak uyutuyorum Elif'i. Kolikten bize miras bir sallanma halimiz var.
Kaç aylık oluncaya kadar sallayabilirim bilmiyorum çünkü cidden yorucu bir işlem. Hele ki uyutmak için harcadığım süreden daha kısa sürede uyanıyorsa bebeğim :)
İşte o an "gel Tracy abla da öğret bize şu işi" diyesim geliyor; ona da Allah rahmet eylesin. Kitap yazmasa ne yaparmışız bilmiyorum :)
Geçen gün bir abla bana"aaa kucağa alışmış bu; ayakta salla ona alışsın."dedi.(sanki o daha iyi bir şey :) Onu da bir sefer denedim ama gülmekten yapamadım. Bilmiyorum neden komik geldi. kendime dışarıdan bir gözle baktım, yapamadım. Ki zaten o da zor bir şey. Elbette ki en güzeli bebeğin kendi yatağında ve kendi kendine uyuması yani bunu öğrenmesi. Sanırım bunun için Elif'in bana ihtiyacı var. Benim de ona :)
Yine aynı abla bana "kolların çok açık tabii bu çocuk gazlı olur"derken (ki ayağımda çorap var bu sıcakta çünkü ben kansızlıktan yaz-kış üşüyebilen biriyim) aynı cümlede "Rusların çocuk yetiştirme tarzına bayılıyorum; minicik çocukları atıyorlar soğuk sulara dipçik gibi oluyorlar sonra" dedi. Bu iki cümledeki "anlam kargaşasını" bulunuz :) Ya da sizi yormayayım şu yazıyı okuyun yeter..8Kuzenim göndermiş bana :) Türk anası genlerinden nasıl çıkacaksa dipçik çocuk :P
Okuma-yazma öğretmek gibi düşün diyordu bir yerde; uyumayı öğreteceksin. 2 anne de beni sonsuz destekliyor çünkü belimde kolumda daha şimdiden ağrılar oluştu. Bazen aynaya baktığımda kendimi tanıyamıyorum; bu yorgun bakışlar benim mi diyorum? Bu da bir süreç ve geçecek inanıyorum.
6 aylık olana kadar araştırmaya ve okumaya devam etmeyi planlıyorum. şimdi de saldım çayıra yapmıyorum elbette ki. Uykusu gelmişse hemen kucağıma almayıp yatağına bırakıp güzel bir uyku müziği açıp yatağında oyalanmasını izliyorum bazen de odadan çıkıyorum. Aşırı uykusuz bırakmamaya çalışıyorum; çünkü sonrasında endorfin salgılanıyor ve durum daha da zorlaşıyor. Kendi içinde beslenme-aktivite-uyku rutini kurmaya çalışıyorum. Fark ettiyseniz "your time"yok... O pek nadir oluyor onda da bu satırları yazıyorum ya da yemek yiyorum :) "Felaket uykusu" dedikleri 30-45 dakikalık gündüz uykusu bitmek üzereyken yanında oluyorum ve yeniden uyutmaya çalışıyorum.
Dışarı çıkmalarımız bu ara seyrekleşti; onu da havalara bağlıyorum.
Mutlaka her gün yoğurmaca/banyo/mini masaj gibi aktiviteler yapıyorum.
Yazınca rahatladım biraz :)
Biliyorum bu yorgun günler de geçecek ve Elif ne ara büyüdü diye hüzünleneceğim(z).
Elif'e baktıkça "bu günleri bir daha gelmeyecek,tadını çıkar" diyorum ama bu ara gece uyanmaları da sıklaştığından olsa gerek hem geceye hem gündüze yetişemiyorum.
Sevgili karabalık, akşam 6.05'ten itibaren bana verdiğin desteğin olmasa hele hiç yapamazdım :) Geceleri de çoğu mızlanmaya sen bakıyorsun ama yine de "iş" annede bitiyor. Sanırım o yüzden annelik kutsal...
Allah isteyen herkese nasip etsin çünkü tarifi olmayan çok güzel bir duygu.
Yorgun olduğumda, çaresiz kaldığımda çok üzülüyorum. Hayalimdeki anne tipi bu değil çünkü. Ama "mükemmel anne" de değil. Evde 4 çeşit yemekli, temizliğini de yapmış, bebeğinin tüm fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılamış, your time'ını da yapmış ve hala gülümseyebilen biri varsa (ve bunları her gün yapabilen) inanın takdir ediyorum. Ama o ben değilim :)
Bazen aklıma şu da geliyor; beceremediğim için karalıyorum gibi olmasın ama şimdi uygulanan yöntemlere de 10 yıl sonra "aa ne kadar yanlış yapmışlar, tam tersini yapalım şu an" da denebilir :)
Annelik sanırım biraz da böyle bir şey: iki kalp bir arada :)
Yaşadıklarımı ara ara buraya yazmaya çalışıyorum ki unutmayayım ve ne olursa olsun şükretmeye devam edebileyim. Bu benim için önemli çünkü.
Bu arada annelik sohbetlerinden çok çok çok şey öğrendim. Bir annenin "ak" dediğine diğeri "kara" diyor ama ikisi de mutlu...Bence olayın özü de bu. Çok tatlı annelerle devam ediyor/edecek bu sohbetler; hepsine yeniden teşekkür edeyim.
İç dökme yazısı gibi oldu ama ne yapalım bazen ona da ihtiyaç oluyor.
* Bu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz; teşekkürler acemi anne :)
HERKESE MUSMUTLU GÜNLER :)