"Merhaba Dünyalı, biz dostuz" :)
Çok sevdim bu lafı; birkaç aydır dilime dolandı.
Sebebi de ayın 1'ini beklemeden -eğer çıkmışsa- koşup aldığım Dünyalı dergi.
Daha önce derginin ilk sayısından bahsetmiştim. Şimdiye kadar 5 sayı okuduk ve hepsi birbirinden güzeldi. Lakin bir sıkıntısı vardı: çabuk bitiyordu :/ Banu ve Yıldırayla sıkı pazarlık yaptık; dergi 15 günde bir yayınlansın dedik; "ortada Banu ve Yıldıray kalmaz o zaman" dediler; "peki madem" dedik; ayda 1 olmasını kabullendik.
Bir Dolap Kitap hangi işe girse ben hep heyecanla ve mutlulukla takip ediyorum. Sanki ben de o işin içindeyim gibi hissediyorum. Halbuki yeni işleri konusunda pek ketumlar :))
Dünyalı'nın içinde neler olup bitiyor çok merak etmiştim. "Yayın Yönetmeni" ile bir röportaj ayarlayayım dedim; karşıma yine Yıldıray çıktı :)
Daha önce hem Banu hem de Yıldıray kitaplarıyla olan söyleşi ile "1 Kitap 1 Mektup" etkinliğine konuk olmuşlardı. Ve hatta BDK ile nasıl tanıştığımızı ama konuşamadığımızı da yazmıştım.
Her ne kadar Yıldıray "onu zaman gösterecek" dese de bence BDK'nın yaptığı en güzel işlerden biri oldu DÜNYALI. Tabii ki sadece onların emeği yok bu dergide. (Tam tanımadıklarım kusura bakmasın ama Beyhan İslam, Ezgi Keleş(gözler Usta'yı arıyor :P, Ege Erim sahiden de dergiye çok yakışmışlar.)
Ben yine çok konuştum... Biraz susayım ve sorulara geçeyim en iyisi :)
Doğal olarak ilk soru “Dünyalı” derginin nasıl
oluştuğu hakkında J
Sahi, nerden çıktı dergi fikri ve nasıl gelişti süreç?
Ben Milliyet Çocuk’la büyüdüm. Banu Doğan Kardeş’le büyümüş.
İkimiz de çocuk dergisi denince benzer şeyleri düşünüyoruz yani. Gel gör ki bir
kitapçı ya da gazetecide satılanlara kıyasla “dergi” denince bizim aklımıza
gelen birbirine hiç benzemiyor. Piyasadaki
dergileri ele desen toplam 5 tane çıkartamıyorum iyidir bu diyerek önereceğim. Uzun
lafın kısası, piyasadaki dergilerin büyük bölümünün okurlarını ciddiye alan,
onlara gerçek içerik sunmayı amaçlayan dergiler olmadığının farkındaydık. Yani
bir yerde kendi dergimizi kendimiz yapmak istedik.Ayrıca bunun Bir Dolap
Kitap’ın yapması gereken bir iş olduğuna da inanıyorduk. Dolap’ta haftalık bir
dijital dergi girişimimiz olmuştu ve tam 16 sayı yapmıştık hatta. Gerçi o
çocuklara yönelik değildi ama çocuklarla ilgiliydi. Her neyse, bir çocuk
dergisi yapmak fikri öyle ansızın gelmedi aklımıza anlayacağın. Zaten Dünyalı
da öyle ha deyince çıkmadı. Önce bir maket hazırladık. Hazırladığımız maket
Dünyalı’ya çok benzemiyordu ama olsun, nasıl bir dergi istediğimize dair fikir
veriyordu. Sonra bu maketi sunduk. Tudem Yayın Grubu’yla yaptığımız görüşme çok
güzel ve özeldi. Herkes Milliyet Çocuk’la şerbetlenmişti, herkes benzer bir
dergi yapmak istiyordu. Derken Gezi Direnişi başladı. Onun rüzgârını da
arkamıza alıp kolları sıvadık. Derginin ortaya çıkması için birkaç ay aralıksız
çalışmamız gerekti. Kabaca, ilk sayıyı en az 5 kere yaptık diyebilirim. Ondan
sonrasını biliyorsun zaten.
“Dünyalı” ismi nereden geliyor?
“Dünyalı” ismini Tudem Genel Yayın Yönetmeni İlke Aykanat Çam
buldu. Biz dergiye ad bulmak için deli danalar gibi dönenip dururken, o,
sakince “Dünyalı olsun,” dedi. İçeriğini, ilkelerini ve hedeflerini göz önüne
alınca Dünyalı adı dergiye cuk oturdu. Dünyalı’nın söylediği söz kabaca şu:
“Çocuklar da yetişkinler gibi bu dünyada yaşıyor. Bu dünyada ne oluyorsa çocuklara
da oluyor. Öyleyse olan biten her şeyden çocuklar da haberdar olmalı.” Hepimiz
Dünyalı’yız yani.
Bir sayının tamamlanması ortalama olarak kaç
günde oluyor?
Bu çok zor bir soru. Kesin bir yanıtı yok. Bazı bölümler
birkaç günde çıkıyor, bazıları birkaç haftada. Bu noktada Dünyalı’nın asıl
dikkat edilmesi gereken özelliği şu: Çizgi öyküler hariç tüm içerik özgün
olarak dergi için üretiliyor. Yazar ayrı, çizer ayrı, editör ayrı, grafiker
ayrı çalışıyor her bir sayfayı. Sonra bir de matbaa ve dağıtım süreci var.
Üstelik tüm bu işler her ay sıfırdan yapılıyor. Sıkışık bir takvim.
Konulara nasıl karar veriyorsunuz? (en merak
ettiğim sorulardan biri de bu)
Konuların bir kısmına gündem karar veriyor. Gündemdeki
önemli meseleleri, dolaylı da olsa dergide konu ediyoruz. Bunun yanında merak
ettiğimiz bir sürü konu var, onları da içeriğe ekliyoruz yeri geldikçe.
Yazarların, çizerlerin ve grafikerimiz Bahar’ın da önerileri oluyor. Eşimizden
dostumuzdan da öneriler geliyor. Tudem’de editörler, genel yayın yönetmeni ve
biz toplantılar yapıyoruz. Her sayı için aşağı yukarı bir tema, bir yaklaşım
belirliyoruz, tüm önerileri ve üretilmiş içerikleri buna göre değerlendirip o
sayıyı inşa ediyoruz. Sonra üretim başlıyor.
5 Kaç kişilik bir ekip oluşturuyor dergiyi ve iş
bölümü nasıl yapılıyor?
Dergiye emeği geçen, katkı sağlayan çok kişi var. Kaç
kişilik bir ekip olduğunu söylemek zor. Yazarından, çizerinden depocusuna kadar
onlarca kişi çalışıyor Dünyalı için. İş bölümü de şöyle oluyor: Yapılacak ne iş
varsa yapabilen üstleniyor. Böyle söyleyince dağınık bir çalışma yöntemi gibi
algılanabilir ama değil elbette. Herkes zaten yapacağı işi biliyor ve
gerektiğinde daha fazlasını yapmaktan çekinmiyor.
Derginin hitap ettiği yaş grubu 7 ve üzeri mi?
Biz yola 8 yaş ve üzeri bir dergi yapmak üzere çıktık.
Bu”…ve üzeri” ifadesini çok ciddiye alıyoruz. Daha derginin tek bir satırı bile
ortada yokken benimsediğimiz hedeflerden biri dergiyi yetişkinlere de
okutmaktı. Geri dönüşlerden bunu başardığımızı anlıyorum. Asıl ilginç olansa 7,
6 ve hatta 5 yaşında okurlarımızın olması. İşte bunu beklemiyorduk. Verdiğimiz
maketleri yapıp ya da çıkartmaları yapıştırıp fotoğrafını bize gönderenler
arasında 5 yaşında okurlarımız var. Bir arkadaşımın 6 yaşındaki ikizleri her ay
bir kere anne babayı oturtup bir güzel okutuyormuş dergiyi.
“Dünyalı” için “Milliyet Çocuk” dergisinin
devamı/mirası diyebilir miyiz?
Eğer dersek haddimizi aşmış oluruz. Milliyet Çocuk bizim
için önemli bir rehber çünkü çok önemli kafaların ellerinde yapılmış iyi bir
dergi. Abdi İpekçi’nin, Tarık Dursun K.’nın, Ülkü Tamer’in yönettiği; Haldun
Taner’in, Aziz Nesin’in, Yalcvaç Ural’ın, Orhan Boran’ın ve daha birçok önemli ya
datanınmış kişinin yazdığı bir dergi Milliyet Çocuk. Düşün ki sağlık köşesini
Cüneyt Arkın yazıyormuş!Günün birinde birileri benim bugün Milliyet Çocuk’u
andığım gibi Dünyalı’yı anarsa iyi bir iş yaptık demektir.
Okurlardan geri dönüşler nasıl; çocuklardan
mektuplar geliyor mu J
Okurlardan geri dönüşler genellikle olumlu yönde. Şimdilik
kimseden bir şikâyet gelmedi. Fakat okurlardan mektup az geliyor. O iletişimi
sağlayamadık bir türlü. Bu eksikliği gidermenin yollarını arıyoruz.
Derginin konuları sabit mi yoksa daha da
genişletmeyi/arttırmayı düşünüyor musunuz?
Dergide belli konulara ayrılmış köşeler var ve bunların
devam etmesini istiyoruz. Derginin içeriğini genişletmek ve geliştirmek için
sayfa sayısını artırabilmemiz gerekiyor. Bu da bazı koşullara bağlı. O koşulları
sağladığımızda Dünyalı’nın içeriği gelişecek ve çeşitlenecek elbette.
Gerçekten de hediyesi/posteri olmadan bir dergi
satmaz mı?
Satmaz. Çünkü esas olan içerik değil. Bunu sadece okurlar
açısından söylemiyorum; çoğu derginin üreticileri için de içerik esas değil. Bu
nedenle derginin fark edilmesini ve tercih edilmesini sağlamak başlı başına bir
iş. Hedef kitle çocuklar olunca onları kandırmak için Çin işi dandik oyuncuklar
ve biraz da JustinBieber posteri devreye giriyor. Dergileri üretenler de
biliyor ki, okuma eylemi hedef kitlenin esas ilgi alanını oluşturmuyor. Biz
bunu dükkân dükkân dolaşarak araştırdık. Gazetecilerin, kitapçılardaki satış
elemanlarının hepsi de (istisnasız hepsi, abartmak için söylemiyorum yani)
çocukların dergi seçerken armağanlara bakarak karar verdiklerini söyledi.
Yetişkinler kıstası ise, derginin eline verildiği çocuğu ne kadar uzun süre
oyalayacağıyla sınırlı çoklukla. Yani önemli olan yetişkinler bir işle
uğraşırken, araba kullanırken, uçakla seyahat ederken ya da arkadaşlarıyla
laklak ederken çocuğun sorun çıkarmadan uzun süre sessiz sedasız bir kenarda
sabit durması.
Derginin konuları için kaynak taramasını nereden
yapıyorsunuz? (sadece internet mi?)
Derginin içerikleri hazırlarken kullandığı kaynaklar çok
çeşitli. Doğrudan ulaştığımız, konunun uzmanı kişiler var mesela. Bu kişiler
bize doğrudan içerik verebiliyor ya da danışmanlık yapıyor. İyi kullanılırsa
internet müthiş bir kaynak. Bloglarda insanlar deneyimlerini paylaşıyor, kaynak
gösteriyor. Ayrıca Dünyalı’nın raflar dolusu kaynak kitabı var. İçeriğin
nitelikli ve doğru olması için çok çaba harcıyoruz. Örneğin sanat bölümünün
yazarı Nihal Elvan Erturan hakkında yazdığı sanatçıya, ona olmazsa
temsilcisine, ona olmazsa sergisini düzenleyen galeriye, müzeye ulaşıyor, gereken
malzemeyi doğrudan almaya uğraşıyor.
Önümüzdeki sayılarda bizleri ne sürprizler
bekliyor? (hani belki birkaç ipucu verirsinJ
Dergi normal akışına devam ederken bir yandan da yeni
yazarlar, yeni çizerler ve yeni içerikler arıyoruz, bazılarıyla çalışıyoruz.
Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim.
Derginin satışı belli şehirlerde mi var yoksa
tüm Türkiyede “Dünyalı”yı bulabilir miyiz?
Dünyalı, Yay-sat aracılığıyla tüm Türkiye’ye dağıtılıyor.
Elbette her dükkâna ulaşmıyor ama her kente ve KKTC’ye ulaşıyor. Ayrıca abone
olanlar dergiyi istedikleri adrese getirtebiliyorlar. Eski sayılar da tudem.com
adresindeki Dünyalı sekmesinde online olarak satışta.
Ne kadar harika bir iş yaptığınızın farkında
mısınız? J
Bunu hayat gösterecek.
Cedric'e benzettiğim Piko :) Çok neşeli bir karakter |
Son sayının Temmuz-Ağustos olarak çıktığını fark etmeyip 1 Ağustosta marketleri, kitapçıları gezip "bu sayı neden gecikti ki" diye düşünüp BDK'ya mesaj atmıştım :) O kısım biraz dalgınlığıma gelmiş olabilir :)
DÜNYALI'yı ben neden seviyorum?
Öncelikle dergi okumayı seviyorum. Üniversitedeyken yıllardır biriktirdiğim Atlas ve NG dergilerini taşınma sebebiyle vermiş olmak hala yaradır içimde.
Çocuk dergilerini okumayı seviyorum. "Okuma" kısmının özellikle altını çizmek lazım. Piyasadaki içerik yoksunu dergilerden bahsetmiyorum. O yüzden bence Dünyalı büyük bir boşluğu doldurdu. İçerisindeki konuları çok sevdim. Sahiden de bilimi, sanatı, doğayı daha anlaşılabilir ve zevkli kılıyor. Çizimleri bir harika. Yani içerik dolu dolu. Yeni sayıyı elime aldığımda sayfaları önce hızlıca çeviriyorum; bu ay kim ne yazmış diye :) Sonra da yavaş yavaş sindire sindire okuyorum. Yıldıray bana kızacaksın ama çabuk bitiyor bu dergi :)) Bir sonraki ayı beklemek zor oluyor. Ama elbette ki bu kadar yoğun emek olmasa yani alelade yapılsa herhalde haftalık bile çıkar-dı. Yani biz halimizden memnunuz.
Lafı yine uzattım ama "Dünyalı" adının nereden geldiğini okuyunca da çok şaşırdım, hiç o açıdan düşünmemiştim. Ne kadar doğru/güzel bir bakış açısı.
Bak yine aklıma geldi:
"Merhaba Dünyalı, biz dostuz" :)
4 Eylül 2014* tarihine kadar DÜNYALI hakkında merak ettiğiniz soruları bu yazının altına yorum bırakabilirsiniz. Yapacağımız çekilişle 2 kişiye DÜNYALI derginin yeni sayısını (Eylül) göndereceğiz.
* Oldukça güncel ve dinamik yapısıyla Dünyalı derginin web sitesine de bir göz atın derim :)
** Elif aslında dergiye bir mektup göndermek istedi ama sevgili ana-babası çekindi; acaba çekinmeseler miydi :)