Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




20 Ekim 2015 Salı

Günün Mutluluk Sebebi-12

Önceki yazılara bakmama rağmen, bu sayma işini hala yanlış yapıyorum ama olsun :) Önemli olan niyet sanırım. Bu yazıyı dün yazmaya niyetlenmiştim ama iyi ki yazmamışım, meğer ekleyeceklerim varmış bugün, haberim yokmuş. Bu kısmı sona saklayacak olursam, Geçen hafta iş yerine yakın bir parkta kendi çapımda yaptığım birkaç piknik etkinliği bana nasıl iyi geldi anlatamam. Elimde Manolito'nun devamı olmadığı için son 1-2 sayfayı okumayı erteliyorum. O kadar çok güldüm ki Can Çocuk'tan İpek'e şöyle bir mesaj yazasım geldi: "Sevgili İpek, lütfen Manolito gibi kitapların kapaklarına şu ibareyi yapıştırın: aşırı dozda kahkaha içerir, parkta yalnızken okursanız sizi deli sanabilirler/çocuğunuz uyurken okumayın, gülme sesinizden uyanabilir" Bence bazı kitaplara buna benzer bir işaret yapıştırılmalı....
Devamını oku »

19 Ekim 2015 Pazartesi

Elif'in Kreş Günlüğü- 5

Bir önceki yazımı okudum şimdi, yine gülümsedim. İleride inşallah fikrim değişmezse çok şükür kreş hayatımız iyi gidiyor. Kreşi biz de seviyoruz. Hatta daha bu sabah "keşke ben de en azından bir yıl kreşe/anaokuluna gitseymişim" dedim. Beni de alsalar içeri, gireceğim sanırım :) Anaokuluna gittiğim ilk gün şişmanca bir kız beni köşeye sıkıştırmıştı, ondan korktum ve "oraya bir daha gitmem" dedim. Ve gitmedim. Anneme bu konuda hala kızıyorum. Sanki her dediğimi yaparmış gibi :) Gel bir konuş benimle, sebepleri, çözümleri, zorlukların üzerine gidilmesi vs hakkında. Şimdi bile zorluk görünce kaçışımda belki o ilk günün etkisi var :) (Abarttım evet) Bence en güzel okul, çocuğun kendini mutlu hissettiği ve senin de anne baba olarak çocuğunu güvenle bırakabildiğin okul. Kreşte bu ara en...
Devamını oku »

16 Ekim 2015 Cuma

Elif ve Uyku :)

Elif ve uyku konusu ne zamandır aklımda olan bir konuydu, yazarsam belki biraz daha rahatlarım bu konuda. Elif doğmadan önce okuduğum "bebek büyütme kitapları"nda "uyku" bölümünü sahiden anlamıyordum. Okuduğunu anlayamama... O kadar çok cümle vardı ki, hepsinde de bir "yöntem"den bahsediliyordu. Aman sallamayın çocuğu, sakın emzik vermeyin, ya da bir dakika verseniz mi acaba, yok siz en iyisi ucundan koklatın gibi. Tüm bunlara ne gerek vardı bilmiyorum çünkü Elif gayet de yatağına koyunca uyuyacaktı. Tüm bebekler öyle değil miydi yoksa? (yazar burada saflığına gönderme yapmaktadır) Doğum ile 10. gün arasında yaşadığımız sarılık sebebiyle Elif devamlı uyuyordu ve biz onu uyandırmak için burnunu sıkıyorduk. O zaman şu cümleyi hatırlayacağımı bilmiyordum tabii: "İleride acaba Elif'i...
Devamını oku »

15 Ekim 2015 Perşembe

Annenin Hasta Olma Hakkı

Böyle bir hakkımız var mı acaba? Pek yok aslında. Çoook acayip devrilmedikçe çoğu anne hastalığını ayakta geçiriyordur diye tahmin ediyorum. Evde 3. bir kişi yoksa, baba kişisi ne yapsın, hangisine yetişsin değil mi :) 18 ayda ilk defa ben bu hakkı doya doya yaşadım. Çok şükür öncesinde daha hafif geçiriyordum hastalıkları (soğuk algınlığı vs.) Geçen hafta pazar günü Elifte başlayan burun akıntısı elbette ki bağışıklık sistemi diplerde gezen beni bulmakta zorlanmadı. Salı günü iş yerinde oldukça kötüydüm. Ertesi gün aile hekimine gidince 2 gün rapor verdi. Evdeki iş birikimini düşününce çok sevindim. "Heyoo işleri hallederim" diye. Kağıda yazmadım ama kafamda şahane bir liste yaptım. Öncelikle kahvaltıyla başladım. Çarşamba günü için niyetim ütüyü bitirmekti ama baktım ki değil...
Devamını oku »

Güvercin* Geç Yatmasın!

Ah ben o geç yatan güvercini bir yakalarsam... Ah onu bir elime geçirirsem... İşte o güvercinin benden çekeceği var! Ama yakalayamıyorum haydudu :) Bu kitabı Banu sayesinde tanımıştım ama nedense almamıştım. Ta ki geçenlerde Selcen ve Semra "Esra mutlaka oku" diyene kadar. Sepete ekledim ve ne kadar eğleneceğimi beklemeye başladım. Hatta dayanamayıp o ara girdiğim birkaç kitapçıda "Güvercin Geç Yatmasın" kitabı var mı dedim. "Yok" dediler. Güvercin ile dün tanıştım. İş yerinde ayak üstü okudum ve güvercini çok sevdim. O ne tavırlar öyle. Sanki güvercini değil Elif'i çizmişler. (Eminim herkes kendi çocuğunu görüyordur o güvercinde) İlk sayfada bize bir görev veriliyor. Dişini fırçalamaya giden bir abi (Elif ısrarla "dede" dedi) " Aman güvercin geç yatmasın" dedi ve kaçtı. Sonra...
Devamını oku »

12 Ekim 2015 Pazartesi

Bu Aralar

Tam olarak ne zaman başlamıştı bir şeyler değişmeye hatırlamıyorum. Umudun hala olduğunu hissedebilmek için bir öğle arasında uzun ve heybetli bir ağaca sarılmıştım. Niye bu daha önce aklıma gelmemişti ki dedim hatta. Bir süre sonra tam kalbimin üstüne bir taş oturmuştu, dolmuş görünce bile ağlayasım geliyordu. (o taş sanırım hala orada) Ama yok "ümit var hala" diyebilmemin üzerinden pek az zaman geçti ve yine ekran karardı. "Bu da mı son değil-di?" dedim. Ve yine bu cümleyi kuruyorum. Cumartesi günü de tamamen öylesine instagrama baktığımda "ankara", "tren garı", "patlama" sözcüklerini görünce donakaldım. Eşim evde yoktu, biliyorum o civardaydı; küçük kıvırcık kuzenin de yolu oralardan geçiyordu. Onlardan ses alana kadar içim içimi yedi. Derken diğer arkadaşlarım... Haberlere bak(a)madım,...
Devamını oku »