Daha geçen gün kardeşime üstüne basa basa eskiden çok kitap ödünç verdiğimi ve hiçbirinin geri gelmediğini, bu saatten sonra ASLA kimseye kendi kitabımı ödünç vermeyeceğimi, gerekirse kişiye kitabı hediye edebileceğimi söyledim. Ve ekledim; kimseden de kitap ödünç alamam, çizerek okurum ben!
Ertesi gün de serviste çok iyi tanımadığım birine henüz bitirdiğim ve içerisinde notlarımın olduğu kitabımı ödünç verdim :)
Nasıl?
Büyük konuşmak işte böyle dönüyor-muş :)
O da bana karşılığında bir şeyler vermek istedi herhalde ki yeni aldığı kitabını verdi. Ben henüz "yok ben kitap ödünç alamam, çizerek okurum ben" diyemeden kendimi kitabı incelerken buldum.
Orhan Veli'nin Hoşgör Köftecisi ile de böylece tanıştım..
Orhan Veli'nin -bildiğim kadarıyla- tek öykü kitabı.
Çeşitli dergilerde yayınlanmış 6 öyküsü, Amerikalı bir yazarın öyküsünün kendi "serbest" çevirisiyle olan bir de finali var. En sonunda da Orhan Veli ile edebiyat ve şiir üzerine yapılmış "anket" yer alıyor ..
Orhan Veli'yi hakkında uzun uzadıya yazacak kadar tanımasam da küçüklüğümden beri sevmişimdir.
Biraz serseri ama kendine güvenli tarzını..
Öykülerini de çok sevdim.
Kitabı daha yarılayamadan gittim kendime de aldım ve ödünç aldığım kitabı bir kenara koydum. Umarım yakın zamanda ben de Kofi'me kavuşurum :)
Kitaptan;
* Dükkanın havasına enikonu ısındığımı hissettiğim bir anda bu sevimli kadının ismini öğrenmek istedim:
- İsmim bana bile lazım değil, sen ne yapacaksın? dedi.
* Bütün ıstıraplar aşktan doğuyor. Oysaki öte yandan milyonların, milyarların ıstırabı var. Ama ne yazık ki biz o insanı tanımıyoruz.
*Kediler baharı insanlardan evvel duyuyor demek.
* Böyle bir vaka gerçekten olabilirdi, değil mi? Öyle ya, olur olur! Niçin olmasın? Olmadı halbuki. Hepsini kendim uydurdum.
* - Ama biz, aramızda çalışan kadınlara kötü gözle bakmayız...
... Bu "kötü göz" lafı beni düşündürmeye başladı. Öyle ya, ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem neden ona kötü gözle bakmış olayım? Büsbütün tersine, iyi gözle bakmışım ki sevmişim...
* Bütün rahatsızlıklar, insanların kendi dünyalarının dışında kalmalarından geliyor.
* Bu beş lirayla pekala karnımı doyurabilir, ısınabilir, giyinebilir, dünyanın parasız olan bütün nimetlerinden faydalanabilirim. Gökyüzünün parlaklığı, denizin mavisi, ağaçların yeşilliği, toprağın sıcaklığı, suların sesi, havada uçan kuşlar, rüzgarın getirdiği çiçek kokuları... Nasıl vazgeçerim bunlardan? Hayır, ölmek istemiyorum...
YKY'den çıkan bu kitabı bir öğle arasında keyifle okudum, notlar aldım, paylaştım :)
Aranızda okuyanınız olursa yorumlarını merakla beklerim..
*Ödünç kitap konusunda yediğim büyük lafları da unutmadım :)
HERKESE KEYİFLİ KİTAP OKUMALAR, MUTLU GÜNLER :)
"* Bütün rahatsızlıklar, insanların kendi dünyalarının dışında kalmalarından geliyor.
YanıtlaSil"
ne güzeldi...
büyük lokma ye ama konuşma boşuna dememişler..ben de dikkat ediyorum büyük konuşmamaya :)
bu arada Orhan Veli nin en sevdiğim şiiri..
YanıtlaSilsokakta giderken ...
bilir misin..bilmezsen oku.. :) kısacık ama sıcacık..beni anlatıyor :) ben öyle düşündüm hep
"Sokakta giderken, kendi kendime
YanıtlaSilGülümsediğimin farkına vardığım zaman
Beni deli zannedeceklerini düşünüp
Gülümsüyorum." demiş Orhan Veli :)
Teşekkürler yorum için, gerçekten de kısacık ama sıcacık :)
işte bu şiir :)
YanıtlaSilözlemişim.. bi ara bloguma koyuvereyim bu ennn sevdiğim şiiri...
:)