Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




29 Ekim 2015 Perşembe

Bu Aralar: Biraz Dağıldım

Sanırım biraz dağıldım. 10 milyon tane işe yetişmeye çalışırken kimseden yardım istemeden kendi halimde dolanıp durmak biraz yordu beni. 3. haftanın da bittiği sümüklü halimiz, burun tıkanıklığının tetiklediği baş ağrılarım, iş yerinde yetiştirmem gerekenler, evle ilgili yapmam gereken işler derken biraz fazlaca dağılmışım. Bu tatil için kafamda çok güzel planlar vardı oysa. Bugün doktora gittik ve Elif'in bulaşıcı bir hastalığın başlangıç evresinde olduğunu duyduk. Aman ne güzel:) Evet her şeyin başı sağlık. Ama önce "anne" kişisi iyi olacak,lafını yeniden andım durdum. Biliyorum bu da geçecek ama ben bu sefer kendimi ihmal etmeden çözüm bulmaya çalışıyorum. İnterneti tamamen farklı bir sebep için 5 dakikalığına açmışken kendimi bu satırları yazarken buldum. Sanırım yetişemediğimi...
Devamını oku »

27 Ekim 2015 Salı

Günün Mutluluk Sebebi: 13 / Arkadaşlık

Aklımdaki "mutluluk sebepleri"mi yazıp kendimi daha da mutlu hissetmeye şu an çok ihtiyacım var. Bir acayip sümüklüyüm ve kafam kazan gibi..Hani nasıl desem kafamın içinde filler halay çekiyor :) Geçen hafta çok acayip bir şey oldu ve her gün bir arkadaşımla buluştum. Hatta birkaç gün hem öğlen hem de iş çıkışında görüştüm. Fark ettim ki arkadaşlık sahiden de güzel bir şükür sebebi. Önceki yıllarda biraz daha yalnız ya da erkeklerle takılıyordum. Yalnız takılmak işin aslı hala en sevdiğim şey :) Çünkü yalnız hissetmiyorum, kitaplardaki karakterler sağ olsun hep yanı başımda. (Bu ara çok abartmışım, aynı anda okuduğum kitap sayısı 5i geçti ve karakterler kafamda birbirine değmeden yürüyemiyorlar :) İş yerindeki yeni birimimde yine erkek sayısı daha fazla, mesela bizim kattaki tek...
Devamını oku »

26 Ekim 2015 Pazartesi

Az Malzemeli Çok Pratik Aşure :)

Geçen seneki "aşure çorbası" macerasından sonra bu sene açıkçası yapmaya hiç niyetim yoktu. Ben yine Esen'in ve annemin gazına geldim. Annem kolay kolay "sen yaparsın" demez :) Instagramda paylaştığım fotoğrafın altına "sen aştın kendini" yazan arkadaşlara da buradan selam vermiş olayım. Benim yaptığım aşure sahiden oldukça pratik. Pilav yapmayı başaralı son birkaç ay olduğu göz önüne bulundurulursa bence ben de aştım kendimi. İşin aslı bu seneki aşure ile olan en güzel şey, kendime olan güvenimin artmış olması oldu. Bir de aşureyi yaptıktan sonra hissettiklerim. Onları en sona yazayım, önce "az malzemeli çok pratik" aşureyi yazayım. Malzemeler: 1 su bardağı aşurelik buğday yarım su bardağı kuru fasülye yarım su bardağı nohut 1 adet limonun kabuğu 2 paket vanilya 1 yemek kaşığı bal 2...
Devamını oku »

21 Ekim 2015 Çarşamba

Küçük Hanım

Birinin tavsiyesi ile bir kitabı alıp okumuş ve beğenmişsem mutlu oluyorum. Bazı güzel kitapları kendim keşfettiğim zaman ise çok acayip mutlu oluyorum. Arada biraz fark var yani benim açımdan. Çünkü hızlı bir devirde yaşıyoruz ve ne yaparsak yapalım kitapçıda görmesek bile sosyal medyada ya da bir tanıtım broşüründe kitapların kapağına illa ki rastlıyoruz. Bende bu şekilde olup yüzü eskiyen ama aslında hiç okumadığım kitaplar var. "Okumuş kadar oldum" bu demek herhalde :) Son dönemlerde ise ne yazık ki kitapçılardan alış veriş yapamıyorum. Bu durum için üzülüyor olsam da maddiyat olarak bunu karşılayamıyorum çünkü internetten aldığımda en az 1 kitabı ücretsiz almış gibi hissediyorum. Ama bazen de kitapçıda gezerken "hiç kaçırmamam gereken", "o an okumam gereken" bir kitap varsa...
Devamını oku »

20 Ekim 2015 Salı

Günün Mutluluk Sebebi-12

Önceki yazılara bakmama rağmen, bu sayma işini hala yanlış yapıyorum ama olsun :) Önemli olan niyet sanırım. Bu yazıyı dün yazmaya niyetlenmiştim ama iyi ki yazmamışım, meğer ekleyeceklerim varmış bugün, haberim yokmuş. Bu kısmı sona saklayacak olursam, Geçen hafta iş yerine yakın bir parkta kendi çapımda yaptığım birkaç piknik etkinliği bana nasıl iyi geldi anlatamam. Elimde Manolito'nun devamı olmadığı için son 1-2 sayfayı okumayı erteliyorum. O kadar çok güldüm ki Can Çocuk'tan İpek'e şöyle bir mesaj yazasım geldi: "Sevgili İpek, lütfen Manolito gibi kitapların kapaklarına şu ibareyi yapıştırın: aşırı dozda kahkaha içerir, parkta yalnızken okursanız sizi deli sanabilirler/çocuğunuz uyurken okumayın, gülme sesinizden uyanabilir" Bence bazı kitaplara buna benzer bir işaret yapıştırılmalı....
Devamını oku »

19 Ekim 2015 Pazartesi

Elif'in Kreş Günlüğü- 5

Bir önceki yazımı okudum şimdi, yine gülümsedim. İleride inşallah fikrim değişmezse çok şükür kreş hayatımız iyi gidiyor. Kreşi biz de seviyoruz. Hatta daha bu sabah "keşke ben de en azından bir yıl kreşe/anaokuluna gitseymişim" dedim. Beni de alsalar içeri, gireceğim sanırım :) Anaokuluna gittiğim ilk gün şişmanca bir kız beni köşeye sıkıştırmıştı, ondan korktum ve "oraya bir daha gitmem" dedim. Ve gitmedim. Anneme bu konuda hala kızıyorum. Sanki her dediğimi yaparmış gibi :) Gel bir konuş benimle, sebepleri, çözümleri, zorlukların üzerine gidilmesi vs hakkında. Şimdi bile zorluk görünce kaçışımda belki o ilk günün etkisi var :) (Abarttım evet) Bence en güzel okul, çocuğun kendini mutlu hissettiği ve senin de anne baba olarak çocuğunu güvenle bırakabildiğin okul. Kreşte bu ara en...
Devamını oku »

16 Ekim 2015 Cuma

Elif ve Uyku :)

Elif ve uyku konusu ne zamandır aklımda olan bir konuydu, yazarsam belki biraz daha rahatlarım bu konuda. Elif doğmadan önce okuduğum "bebek büyütme kitapları"nda "uyku" bölümünü sahiden anlamıyordum. Okuduğunu anlayamama... O kadar çok cümle vardı ki, hepsinde de bir "yöntem"den bahsediliyordu. Aman sallamayın çocuğu, sakın emzik vermeyin, ya da bir dakika verseniz mi acaba, yok siz en iyisi ucundan koklatın gibi. Tüm bunlara ne gerek vardı bilmiyorum çünkü Elif gayet de yatağına koyunca uyuyacaktı. Tüm bebekler öyle değil miydi yoksa? (yazar burada saflığına gönderme yapmaktadır) Doğum ile 10. gün arasında yaşadığımız sarılık sebebiyle Elif devamlı uyuyordu ve biz onu uyandırmak için burnunu sıkıyorduk. O zaman şu cümleyi hatırlayacağımı bilmiyordum tabii: "İleride acaba Elif'i...
Devamını oku »

15 Ekim 2015 Perşembe

Annenin Hasta Olma Hakkı

Böyle bir hakkımız var mı acaba? Pek yok aslında. Çoook acayip devrilmedikçe çoğu anne hastalığını ayakta geçiriyordur diye tahmin ediyorum. Evde 3. bir kişi yoksa, baba kişisi ne yapsın, hangisine yetişsin değil mi :) 18 ayda ilk defa ben bu hakkı doya doya yaşadım. Çok şükür öncesinde daha hafif geçiriyordum hastalıkları (soğuk algınlığı vs.) Geçen hafta pazar günü Elifte başlayan burun akıntısı elbette ki bağışıklık sistemi diplerde gezen beni bulmakta zorlanmadı. Salı günü iş yerinde oldukça kötüydüm. Ertesi gün aile hekimine gidince 2 gün rapor verdi. Evdeki iş birikimini düşününce çok sevindim. "Heyoo işleri hallederim" diye. Kağıda yazmadım ama kafamda şahane bir liste yaptım. Öncelikle kahvaltıyla başladım. Çarşamba günü için niyetim ütüyü bitirmekti ama baktım ki değil...
Devamını oku »

Güvercin* Geç Yatmasın!

Ah ben o geç yatan güvercini bir yakalarsam... Ah onu bir elime geçirirsem... İşte o güvercinin benden çekeceği var! Ama yakalayamıyorum haydudu :) Bu kitabı Banu sayesinde tanımıştım ama nedense almamıştım. Ta ki geçenlerde Selcen ve Semra "Esra mutlaka oku" diyene kadar. Sepete ekledim ve ne kadar eğleneceğimi beklemeye başladım. Hatta dayanamayıp o ara girdiğim birkaç kitapçıda "Güvercin Geç Yatmasın" kitabı var mı dedim. "Yok" dediler. Güvercin ile dün tanıştım. İş yerinde ayak üstü okudum ve güvercini çok sevdim. O ne tavırlar öyle. Sanki güvercini değil Elif'i çizmişler. (Eminim herkes kendi çocuğunu görüyordur o güvercinde) İlk sayfada bize bir görev veriliyor. Dişini fırçalamaya giden bir abi (Elif ısrarla "dede" dedi) " Aman güvercin geç yatmasın" dedi ve kaçtı. Sonra...
Devamını oku »

12 Ekim 2015 Pazartesi

Bu Aralar

Tam olarak ne zaman başlamıştı bir şeyler değişmeye hatırlamıyorum. Umudun hala olduğunu hissedebilmek için bir öğle arasında uzun ve heybetli bir ağaca sarılmıştım. Niye bu daha önce aklıma gelmemişti ki dedim hatta. Bir süre sonra tam kalbimin üstüne bir taş oturmuştu, dolmuş görünce bile ağlayasım geliyordu. (o taş sanırım hala orada) Ama yok "ümit var hala" diyebilmemin üzerinden pek az zaman geçti ve yine ekran karardı. "Bu da mı son değil-di?" dedim. Ve yine bu cümleyi kuruyorum. Cumartesi günü de tamamen öylesine instagrama baktığımda "ankara", "tren garı", "patlama" sözcüklerini görünce donakaldım. Eşim evde yoktu, biliyorum o civardaydı; küçük kıvırcık kuzenin de yolu oralardan geçiyordu. Onlardan ses alana kadar içim içimi yedi. Derken diğer arkadaşlarım... Haberlere bak(a)madım,...
Devamını oku »

9 Ekim 2015 Cuma

Demir Adam ve Demir Kadın

Uzun zamandır aklımda olan iki kitabı bugün(geçen hafta) okudum. Zihnimde canlanan olay örgüsü ile neredeyse hiç ilgisi yokmuş (arka kapağı özellikle okumadım,kendim fikir yürütmüştüm) öncelikle. "Demir Adam" deyince sizin zihninizde ne canlandı mesela? Ben kitapta bir adet demir adam olacağını ve onun başından geçen bir şey okuyacağımı düşünmüştüm. Kitapta bir adet demir adam var ancak hikayenin işlenişi oldukça değişik geldi bana. Sanırım bunda yazarın folklar ve antropolojiye olan ilgisinin ve kullandığı Yorkshire lehçesinin de etkisi var. Sade bir anlatım, içinde uzun tasvirler yok ancak kulağımızı uzun tarafından göstermek gibi bir tercihi var sanki yazarın. Hikayeden ziyade bu iki kitapta da aklımda en çok yazarın dili kalacak. Hatta keşke bununla ilgili bir dilbilimci yazı/yorum...
Devamını oku »

8 Ekim 2015 Perşembe

Elif 1.5 yaşında :)

Elif ile ilgili en son "11 aylık" yazısı yazmışım, gerisi yok. Ne ayıp bana. O zamandan beri kuzum büyüdü. Yaşını doldurmadan Avusturya gezisine gittik. 1. yaş kutlamaları ana-baba-bebe şeklinde geçecekti ama buna anane ve babaanne razı gelmeyince onlar da katıldı aramıza. Daha önce dediğim gibi beni "tema" deyince kaşıntı tutuyor. O yüzden bizimkisi "casual" diyebileceğimiz türden bir partiydi. Abim de gelmişti(kuzenim) ve biz oldukça minik bir toplulukla Elif'in mumunu üfledik :)  Bir sürü balonu vardı ve Elif onlarla coştu, mutlu oldu. Elif arıları çok sevdiği için pastasını son dakika kararı ile birine yaptırdık ve cidden hayatımda yediğim en güzel (ve en değişik) yaş pastayı yedim. Süsleri Eda, aylaaar önceden göndermişti :) Elif'in 1. yaşının ardından zaman o kadar...
Devamını oku »

6 Ekim 2015 Salı

Ekim Kitapları

Normalde canım hangi kitabı isterse onu okurum ancak kitap okumalarımı biraz daha düzenli yapabilmek için aylık kitap seçimi yaptım. Daha şimdiden bu listede olmayan bir kitabı aldım ve okumaya başladım bile ama olsun :) Not alma alışkanlığım ne yazık ki çok düşük çünkü hep kaçarak göçerek okuyorum. Not olarak sadece ne zaman okudum, okuduktan sonra ne hissettim ilk sayfalara onu yazıyorum. Son sayfalara da kitaptaki imla hatalarını yazıyorum. Keşke biraz daha irdeleyebilsem... Ekim ayı için seçtiğim kitaplar da şöyle: Demir Adam ve Demir Kadın hafta sonu bitmişti. Sevdalı Bulut'u arada okuyorum. Bekçi Amos'u Elifle okuyoruz. Çantamdaki sürprizli kitabı da yazmayayım. O sürpriz :) * Burnum fena aktığı için kitabı havaya kaldırıp okuyorum, o da zormuş ya...
Devamını oku »

5 Ekim 2015 Pazartesi

Hafta Sonu

Okurken en çok cuma günlerini severdim. Ne tatlı ne güzel geçerdi o günler, bir su gibi :) İşe başladığımda da en çok cuma günlerini sevdim. İlk çalıştığım yerde çoğunlukla hafta sonları (bir görev yoksa) sadece bana kalıyordu ve ben pazartesi günleri işe gelip "dinlenen" ablaları anlayamıyordum :) İkinci çalıştığım birimde hafta sonları da çalışıyor gibi bir şeydim çünkü işler hiç bitmiyordu :/ Şimdi ise çok şükür ki hafta sonuna sarkan bir işim yok ancak evde ciddi bir mesai var. Elifle beraber evde olduğumuz zamanlardan daha çok yoruluyor değilim aslında. Tabii bu "yorgunluk katsayısı" nasıl ölçülür bilmiyorum. O zaman daha çok yemeğe odaklanmıştım. Şimdi ise ütüye odaklandım. Bu ara çoğu cumartesi karabalık iş ile ilgili bir yerlere gittiği için de evle ilgili işler pazar gününe...
Devamını oku »

2 Ekim 2015 Cuma

Kaplumbağa

Momo'yu yeniden okuma vaktim gelmiş sanırım, bu ara aklım hep onda çünkü. "Küçük Joe"nun şu yazısındaki kaplumbağa da eklenince, aydınlanmalarım biraz arttı. Sorun belki de "her şeyi" ve "hemen" yapmaya çalışmakta. O yüzden de "sırayla" ve "zamanla" yapma kısmına geçmek lazım. Kitap okuma konusunda fazla heyecanlıyım. Bu tarafı törpülemek için bir şeyler yapmaya başladım. Yavaş yavaş da olsa ilerlemenin hiç ilerlememekten çok daha fazla yol aldığını ben de yeni yeni anlıyorum :) "Ne kadar yavaş, o kadar hızlı." ...
Devamını oku »

1 Ekim 2015 Perşembe

Ayın Dilekleri: Ekim

Eylül ayının yazısını okudum şimdi. Eh fena sayılmam. Ortada bir iyi niyet var en azından. Belki gidiş yoluma da puan verilir :) (Of matematik ya, burada da karşıma çıktı :P ) -Roald Dahl Okuma Şenliğini tamamlamış olmanın haklı grurunu yaşıyorum aslında. Mesele "tüm kitapları okumuş olmak" değil, RD'nin hayal dünyasına dalabilmiş olmaktı. Çok keyif aldım bu süreçten. Biyografilerini okumasam bir hayli eksik kalırmış RD hayatım. Kitaplarıyla ilgili detaylı bir yazı hazırladığımı da belirteyim :) - Sağlıklı yaşam için kendimce limonu arttıracaktım, onu da başardım denilebilir. Önemli olan devamlılığı tabi. - Yemek ve tatlı tariflerinin yakınından bile geçemedim, dolaba fasülye koydum ama sayılır mı :) - Yürüyüşü tek bir gün bile yapamadım :( Bu konuda kendimi kötü hissediyorum. İş...
Devamını oku »