Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




25 Şubat 2016 Perşembe

Bu Aralar : Dalga / Bu Dünyadan Olmayan Biri

Bu aralar biraz değişiğim, tuhafım, farklıyım, kararsızım, yorgunum, düşünceliyim ama özünde iyiyim. Elif'in ay dönümlerinden birkaç gün önce Elifte "büyüme atakları" hissederiz hep, 22 aydır bu böyle. (belki de şartlandık, bilmiyorum) ben de acaba dedim, doğum günüme birkaç hafta kalmışken kendi büyüme atağımı mı yaşıyorum? Neden olmasın?                                                                          *** Wave'deki gibi sıcak bir günde deniz kenarına gitmiştim oysa ve orada -ki aslında kalabalıkla- şakalaşıyordum. "Hava da ne sıcak değil mi?" , "Denize mi girsek yoksa?" Kendimi bir anda denize...
Devamını oku »

17 Şubat 2016 Çarşamba

Günün Mutluluk Sebebi :17

Önceki mutluluk sebeplerime baktım az önce, duygulandım resmen. İyi ki yazmışım bloga, böyle dönüp okuması pek keyifli oluyor. En son yazdığım mutluluk sebebinden bu yana o kadar çok şey oldu ki aslında, bir an bunun bir rutine döndüğünü ve artık yazamayacağımı düşünmeye başladım. Ama öyle olmadı, işte bu da ilk mutluluk sebebim :) Bir şeyin "mutluluk sebebi" olmasının benim açımdan en önemli kriteri farkındalık yaratması. Yıllardır kendim için aldığım ve biriktirdiğim kırtasiye malzemelerim, kitaplarım, kartpostallar ve el emeği ürünler. Paylaşmak konusunda hiç iyi olmadığımın farkına varıp şu an büyük bir çoğunluğunu sevdiğim insanlarla zevkle paylaşıyorum. Kitaplar konusunda hala katıyım çünkü kendi kütüphanemi kurmak istiyorum inşallah ileride. 2. mutluluk sebebim de paylaşmanın...
Devamını oku »

13 Şubat 2016 Cumartesi

Elif'in Kitaplığı -2

İlkini tam 1 sene önce yazdığımı az önce fark ettim. "Hey gidi zaman" dedim hatta. Elifin o zamanlar kitaplara verdiği tepki çok farklıydı, dikkatle dinler, şaşırır, güler,eğlenirdi (pasifti).Şimdi ise hangi kitabı istiyorsa onu kapıp kucağıma yerleşen, sıkıldıysa "bittiii" diye kitabı hızla kapatan oldukça aktif bir Elif var,maşallah :) Bu bölümde kalın sayfalı olan kitapları bir arada olsun istedim. Ne yazık ki birkaç örneğin dışında bu seri daha çok hikayesiz kitaplardan oluşuyor. Daha çok öğretme amacı var diyebiliriz aslında. Kitaplar konusunda yeni bir düzenleme yaptık. Odasındaki kitaplıkta bulunan kitaplar karışmaya başlayınca odasına 2 adet raf koyduk, Elif de buna bayıldı. İlk raftakilerden pek bahsetmeyeyim, bu tarz hikayeli kitapları bir sonraki yazıya bırakayım...
Devamını oku »

12 Şubat 2016 Cuma

Postcrossing Kartlarım -2 (ilk 6 ay)

Postcrossing, sanırım 2015'in son aylarının en heyecan veren gelişmelerinden biriydi. Bunun için Yasemen ve Hazan'a ne kadar teşekkür etsem az :) Üyeliğim tam 6 ay olmuş, ben de genel bir durum değerlendirmesi yazayım dedim, aklımdakileri unutmamak için buraya yazmak çok iyi oluyor. "Neden daha önce kayıt olmamışım?" demeyeceğim, çünkü her şeyin bir zamanı var, 6 aylık süre zarfında bu siteyi, kart etkinliğini çok sevdiğimi söyleyebilirim. 6 aylık istatistikte, 36 adet kart aldığımı, 37 adet gönderdiğimi (7 tanesi de yolda) gördüm. Bunlar tabii ki kayıtlı olanlar, ben bir de bana kart atan herkese (ilk 10 karttan sonra aklıma geldi bu da) teşekkür amaçlı kart atıyorum, adreslerini verirlerse (ki çoğu veriyor) Yani benim gönderdiğim kartların istatistiği biraz daha fazla. İstatistik...
Devamını oku »

11 Şubat 2016 Perşembe

Özgürlük Hapishanesi /Michael Ende

Canım mektup arkadaşım Şirin'e bir mektubumda, "unutamadığın, çok sevdiğin kitaplar neler?" diye sormuştum, o da cevaben "Özgürlük Hapishanesi" demişti. Notlarıma ekledim ama baskısı olmayan bir kitap olunca çok da üzerine düş(e)medim. Şirin'in bir sonraki mektubunun içinden (ya da tam tersi) bu kitap çıkınca çok şaşırdım ve çok da sevindim. Ende, herkesin bildiği/tanıdığı/sevdiği Momo'nun yazarı. Elimde henüz okumadığım birkaç Ende kitabı da var ama Özgürlük Hapishanesini duymamıştım. Kapaktaki görsel ilgimi çekti; ancak hemen okumadım. Doğru zaman, kendiliğinden geldi :) İçinde farklı hikayeler olan kitapların bir yerde bağlanmasına alışkınım ve bu tarzı da severim. Bu kitapta ise 8 farklı hikaye var ve benim gördüğüm kadarıyla ortak bir yerde de buluşmuyorlar, tek bir şey dışında......
Devamını oku »

10 Şubat 2016 Çarşamba

Anne(lik) Sohbetleri: Hazan & Ege & Deniz (İkizler :)

İnstagramdaki kitap paylaşımlarını ve ikizlerle aktivitelerini görüp profiline hayranlıkla bakıyordum Hazan'ın, derken bir gün "mektup arkadaşım olmak isteyen var mı?" demişti de hemen atlamıştım bu soruya, "Beeeen" diye :) Kitap paylaşımlarımız, çocuklu hayata ilişkin kıkırdamalarımızla geçen sürede farklı şehirlerde olsak da yüz yüze olabilmenin kıyısından dönünce, "ikizlerle birlikte büyümenin sırrı nedir acaba" diye -mecburen- sanal ortamda sordum Hazan'a, hayalimde lokumlu Türk kahvemiz eşliğinde :) Sevgili Hazan, annelik sohbetlerinde ilk defa ikizler yer alacak, kendi adıma çok heyecanlıyım ve sorularla dopdoluyum :) O yüzden de ilk sorum, "ikiz annesi olmak nasıl bir duygu" olacak. Neler hissettin doğum anından itibaren bir anda iki bebeğin birden sorumluluğunu alınca? “İkiz...
Devamını oku »

9 Şubat 2016 Salı

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku / İlhami Algör

Bir kitabı sadece ismi ya da kapağı sebebiyle merak edebiliriz. İlhami Algör'ün İletişim Yayınlarından çıkan bu kitabını sanırım tüm sosyal medya okuduktan sonra "hah tamam, bir de şimdi ben okuyabilirim" deyip sepetime atmıştım geçmiş bir tarihte. Aralık sonu gibi düzenlediğim kitaplığın yetişkin edebiyatı bölümünde 20den fazla "çok merak ediyorsun bu kitapları, bak ne duruyorsun" köşesi yapmıştım. Lakin çocuk edebiyatı benim için o kadar keyifli geçiyor ki, açıkçası yetişkin edebiyatına ayıracak vaktim pek de olmuyor. "Her tercih bir vazgeçiş" tabii :) Gece zor uyuyan, gece boyu da sıklıkla uyanan (hakkını yemeyeyim bazen de az uyanıyor) bir yavrunun annesi olarak hafta sonları Elifin uyku saatlerinde mümkün mertebe bir şeyler okumaya çalışıyorum. O uyurken ütü yapayım derdim...
Devamını oku »

5 Şubat 2016 Cuma

Öğle Arası Esoş :)

Öğle araları benim için çok kıymetli, o kısacık anda rahatlayamazsam öğleden sonra geçmek bilmiyor. O yüzden de mümkün olduğunca an'ın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Bazen tek oluyorum bazen arkadaşlarla bazen de kuzengillerle, her biri ayrı keyif veriyor bana. Bugünkü öğle aram da oldukça keyifliydi, öğlen yemek pek hoşuma gitmeyince pastaneden bir şeyler alıp yakındaki bir parka gittim, okuduğum kitabı hafif rüzgar eşliğinde bitirdim: Reçel Kavanozu. Sonra da bir arkadaşımla buluşup yürüyüş yaptık, yanımızda minnak bir bebekle: henüz 3 ayını doldurmamış Maria :) Anne Rus olduğu için konuşmalarımız daha çok karşılaştırma içerse de benim genel gözlemim şu: anneliğin dini, dili, milleti yok, hepimiz minicik bir rüzgarda yavrumuz için endişelenebiliyoruz :) Aklıma kendi yaşadıklarım...
Devamını oku »

4 Şubat 2016 Perşembe

Kipri / Dick King Smith

Bazı kitaplar hep gözünüzün önündedir, hatta onu okumuş gibi hissedersiniz ancak kitaplığınızda bile yoktur. Kipri benim için tam olarak bu kategorideydi. Hayykitap'ın tarzını sevdiğim ve pek de hayal kırıklığı yaşamadığım için tüm kitaplarını okumak istiyorum. Çeviri ve editör ekibi benim açımdan 10 numara, bu ekibin hazırladığı kitapları okurken o kadar sade/temiz bir dil ile karşılaşıyorum ki, arkadaşım olsalar teşekkür edesim var :) Bu kitabın çevirmeni Gökçe Ateş Aytuğ'un "Bugün Aşktan Çok Sıkıldım" isimli iki kitaplık serisini okurken de benzer bir zevk yaşamıştım. Şiirsel Taş ise bence gerçekten ismi gibi "şiirsel" çevirilere imza atıyor. Mucizeleri Saymak, bunlardan sadece biri. (Zincir kitabından beklentim daha yüksek olduğundan biraz tereddüt yaşamıştım.) Canım Feride bana...
Devamını oku »

3 Şubat 2016 Çarşamba

Hayaller Deniz Kenarı, Gerçekler Angara Kırsalı :)

Çok tatlı bir kitap hakkında yorumumu yazıyordum bloga, gelen son bir haber ile aklımdaki bu yazıyı yazmaya karar verdim. Sosyal medyada daha çok "Hayaller paris" ile başlayan bir ifade var, çok seviyorum, durumu anlatmaya o kadar uygun ki :) 2002 yılında Ankara'ya geldiğinde çok farklı hayallerim vardı. Dün de dediğim gibi "ben zaten gazeteci olacaktım". (Çok merak ediyorum bu utangaçlık, çekingenlik ve heyecanlandığında konuşamama halimle nasıl yapacaktım bu mesleği) Ama öyle magazin falan da değil, ben bildiğin "savaş muhabiri" olacaktım. Sırf bu yüzden Coşkun Aral ile de tanışmıştım hem de Adana'da (hatırladın mı Nilo :) "İyi ki olmamışım" diyorum şimdi. Hem ben yapamazdım hem de basın sektörü "özgün(r)"bir ortamda çalışmadığı için mutsuz olurdum. "Halkla İlişkiler" okudum da...
Devamını oku »

2 Şubat 2016 Salı

Gazeteci Çocuk / Vince Vawter

Ortaokulda Gönül Öğretmenden sonra Türkçe dersimize giren öğretmenimizin adını hatırlayamasam da onu pek de sevmediğimi anımsıyorum. Bize bir şeyler katacak bilgileri paylaşmaktan ziyade tek derdinin müfredata uygun hareket etmek olduğunu, dersteki gecikmelere de sinir olduğunu davranışlarından anlayabiliyorduk. Sözlüye kalkınca biraz geç konuşan bir arkadaşımızın bir gün üzerine gitti ve ondan hızlı konuşmasını istedi. Şok olduğumu ve çok utandığımı anımsıyorum. 4 yıldır aynı sınıfta olduğumuz arkadaşımıza kimse şimdiye kadar incitici bir imada bulunmamıştı ve bu talep ile tüm sınıfın tepesine çıkıp buz gibi soğuk suyu boşaltmış oldu yeni öğretmen. Bir arkadaşımız da ayağa kalkıp "siz de 'r'leri söyleyemiyorsunuz ama biz size bir şey demiyoruz" dedi. Aynı soğuk su bu kez öğretmenin...
Devamını oku »