Aşureyi çok severim. Bence çok bereketli bir tatlı. İçinde yok yok :) Ben çok malzemeli sevmem gerçi,sadece bakliyat yeter bir de üzerinde nar olacak illa, yoksa yemem :)
Bu sene kanıma Esen girdi. Paylaştığı o harika fotoğraflarla iyice canımı çektirdi. Ben de "nasılsa komşular getirir" diye düşündüm. Zilin üzerinde "lütfen zile basmayın" diye mi kimse gelmiyor acaba dedim ama sahiden bu sene aşure gelmedi hiç :/ Esen de aşure yapmanın zor bir şey olmadığını söyleye söyleye beni gaza getirdi. Karabalığa sordum "yaparsın" dedi. Dünkü yazımda demiştim ya bakliyatları geceden suya koydum hadi hayırlısı diye. Gerçekten de öyle oldu. Her sabah 6'da ayakta olunca güne erken başlamamak için bir sebep yok. Tarif konusunda telefonda bir antrenöre ihtiyaç duyduğum için pratik kuzenimi aradım. "Yapabilir miyim?" dedim, "tabii yaparsın" dedi, o da verdi gazı. Kendimi buğdayı kaynatırken buldum sonunda. Tüm işlemler bitti, aşureleri kaselere koydum ve beklemeye başladım. En azından üstü donsun da cevizimi, tarçınımı narımı koyup komşulara vereyim diye. Dolaba bile koydum ılıdıklarında, donmadılar. Ben de acayip komik bir görüntüyle komşulara dağıttım. Herkes hem şokta hem de mutlu "ne güzel aşure gelmiş" diye. Sadece tanıdıklarıma ve yakınlara verince 7 taneyi paylaşmış oldum, 1 tanesi biraz yere düştü :/ Tüm komşulara verirken ısrarla söyledim:"İlk yapıyorum, önce siz yiyin, sonra çocuklara yedirin ha" diye. Güldüler ama ben ciddi söylemiştim.
Bir arkadaşımıza misafirliğe gidecektik, karabalık sordu: "Aşureler niye donmadı?" diye. "Çok sabırsızsın" dedim. "Döndüğümüzde ancak donarlar" :) Dönüş yolu aşureleri düşünmekle geçti. Misafirlikteyken aşure yaptığımı söyledim, "nasıl oldu?" sorularına da "iyi gibi" dedim. "Gibi"si vardı çünkü. Eve döndük, koştum baktım ve gerçekle karşılaştım: aşureler donmamak için direniyordu. Kuzenimi geri aradım; "aşure kaç saate donar" diye. Meğerse buğday tam olarak nişastasını salmadan atmışım diğer malzemeleri ve aşureyi donduran nişastaymış. Hatta acelem olursa 1 kaşık nişasta da koyabilirmişim. O an kuzenimle yaptığımız konuşma geldi aklıma. Bana ısrarla "buğdaylar henüz özdeşmemiştir" diyor, ben de ısrarla "yok bence ölüp gittiler" diyorum. Meğer çok acele etmişim. Bunu tecrübe etmem iyi oldu, bir dahakine hiç unutmam.
Komşulara verdiğimin fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Buraya eklemek için 2 fotoğraf çektim. "Normal aşure" görüntüsü beklemeyin baştan uyarayım. Benim aşurem çorba kıvamında olduğundan narlarım suya batıyor :) O yüzden elimde tuttum :) Bir de kuzenim dedi ki (umarım beni avutmak için dememiştir) aşurenin aslı zaten "aşure çorbası"ymış... E ben orjinal aşure yapmışım ya, gerisini üzerini donduranlar düşünsün...
Bence bu konuyla ilgili en bomba diyalog annemle yaşandı. Öğlen gibi annemi aradım(henüz donmadığını bilmiyordum) aşure yaptığımı heyecanla söyledim: "Dr. oetker hazır paket mi yaptın" dedi!!! "Yok ya anne ne hazır pakedi, bildiğin anam babam usulü yaptım" dedim. Annem o ara bu önemli bilgiyi teyzemle paylaştı, evde sevinç nidaları: "Esra aşure yapmış, hadii, tebrikler vs." :) Zannedersin içli köfte yoğurdum. Onu da yapsam demek önümde şapka çıkaracaklar. Ardından annem ekledi bu arada "ben de seni arayacaktım, hazır paket aşure yapabilirsin diyecektim" üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Annemde uyandırdığım intiba şahane, e tabii haksız da sayılmaz. Neyse en son dedi ki "biz daha yapmadık, seni tebrik ederim." vaaay... Benden mutlusu yok :)
Aşuremin kıvamı tam tutmamış olabilir ama tadı güzel, karabalık da sevdi, annem de tebrik etti... En mühimi de "hayatta yapamam" dediğim bir şeye cesaret edebilmiş olmam. "Arkadaşlık güzel bir şey" demiştim değil mi? Çok teşekkürler Esen...
Vaz geçtim sanmayın sakın. Niyetim inşaallah seneye kalmadan yeniden denemek. O narlar suya löp diye düşmeden duracak umarım :)
Devamını oku »
Bu sene kanıma Esen girdi. Paylaştığı o harika fotoğraflarla iyice canımı çektirdi. Ben de "nasılsa komşular getirir" diye düşündüm. Zilin üzerinde "lütfen zile basmayın" diye mi kimse gelmiyor acaba dedim ama sahiden bu sene aşure gelmedi hiç :/ Esen de aşure yapmanın zor bir şey olmadığını söyleye söyleye beni gaza getirdi. Karabalığa sordum "yaparsın" dedi. Dünkü yazımda demiştim ya bakliyatları geceden suya koydum hadi hayırlısı diye. Gerçekten de öyle oldu. Her sabah 6'da ayakta olunca güne erken başlamamak için bir sebep yok. Tarif konusunda telefonda bir antrenöre ihtiyaç duyduğum için pratik kuzenimi aradım. "Yapabilir miyim?" dedim, "tabii yaparsın" dedi, o da verdi gazı. Kendimi buğdayı kaynatırken buldum sonunda. Tüm işlemler bitti, aşureleri kaselere koydum ve beklemeye başladım. En azından üstü donsun da cevizimi, tarçınımı narımı koyup komşulara vereyim diye. Dolaba bile koydum ılıdıklarında, donmadılar. Ben de acayip komik bir görüntüyle komşulara dağıttım. Herkes hem şokta hem de mutlu "ne güzel aşure gelmiş" diye. Sadece tanıdıklarıma ve yakınlara verince 7 taneyi paylaşmış oldum, 1 tanesi biraz yere düştü :/ Tüm komşulara verirken ısrarla söyledim:"İlk yapıyorum, önce siz yiyin, sonra çocuklara yedirin ha" diye. Güldüler ama ben ciddi söylemiştim.
Bir arkadaşımıza misafirliğe gidecektik, karabalık sordu: "Aşureler niye donmadı?" diye. "Çok sabırsızsın" dedim. "Döndüğümüzde ancak donarlar" :) Dönüş yolu aşureleri düşünmekle geçti. Misafirlikteyken aşure yaptığımı söyledim, "nasıl oldu?" sorularına da "iyi gibi" dedim. "Gibi"si vardı çünkü. Eve döndük, koştum baktım ve gerçekle karşılaştım: aşureler donmamak için direniyordu. Kuzenimi geri aradım; "aşure kaç saate donar" diye. Meğerse buğday tam olarak nişastasını salmadan atmışım diğer malzemeleri ve aşureyi donduran nişastaymış. Hatta acelem olursa 1 kaşık nişasta da koyabilirmişim. O an kuzenimle yaptığımız konuşma geldi aklıma. Bana ısrarla "buğdaylar henüz özdeşmemiştir" diyor, ben de ısrarla "yok bence ölüp gittiler" diyorum. Meğer çok acele etmişim. Bunu tecrübe etmem iyi oldu, bir dahakine hiç unutmam.
Komşulara verdiğimin fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Buraya eklemek için 2 fotoğraf çektim. "Normal aşure" görüntüsü beklemeyin baştan uyarayım. Benim aşurem çorba kıvamında olduğundan narlarım suya batıyor :) O yüzden elimde tuttum :) Bir de kuzenim dedi ki (umarım beni avutmak için dememiştir) aşurenin aslı zaten "aşure çorbası"ymış... E ben orjinal aşure yapmışım ya, gerisini üzerini donduranlar düşünsün...
Bence bu konuyla ilgili en bomba diyalog annemle yaşandı. Öğlen gibi annemi aradım(henüz donmadığını bilmiyordum) aşure yaptığımı heyecanla söyledim: "Dr. oetker hazır paket mi yaptın" dedi!!! "Yok ya anne ne hazır pakedi, bildiğin anam babam usulü yaptım" dedim. Annem o ara bu önemli bilgiyi teyzemle paylaştı, evde sevinç nidaları: "Esra aşure yapmış, hadii, tebrikler vs." :) Zannedersin içli köfte yoğurdum. Onu da yapsam demek önümde şapka çıkaracaklar. Ardından annem ekledi bu arada "ben de seni arayacaktım, hazır paket aşure yapabilirsin diyecektim" üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Annemde uyandırdığım intiba şahane, e tabii haksız da sayılmaz. Neyse en son dedi ki "biz daha yapmadık, seni tebrik ederim." vaaay... Benden mutlusu yok :)
Aşuremin kıvamı tam tutmamış olabilir ama tadı güzel, karabalık da sevdi, annem de tebrik etti... En mühimi de "hayatta yapamam" dediğim bir şeye cesaret edebilmiş olmam. "Arkadaşlık güzel bir şey" demiştim değil mi? Çok teşekkürler Esen...
Vaz geçtim sanmayın sakın. Niyetim inşaallah seneye kalmadan yeniden denemek. O narlar suya löp diye düşmeden duracak umarım :)